Balarısı Mucizesi
– Tek bir larva, büyüme dönemi boyunca yaklaşık 10.000 kere işçi arılar tarafından ziyaret edilir. Arılar, larvaların hangisinin kaç günlük olduğunu, hangisinin ne ile besleneceğini çok iyi bilirler.
– Yedinci gününde larva yemek yemeyi keser ve bakıcı arılar larvanın bulunduğu hücrenin ağzını mumdan yapılmış, hafif kubbeli bir kapak ile tamamen kapatırlar. Bu sırada larva da kendi ürettiği bir madde ile bulunduğu odanın içinde etrafına koza örerek kendini buraya hapseder. Kozanın özelliği içerdiği “fibroin” isimli protein sebebiyle kuvvetli bir bakteri öldürücü ve enfeksiyon önleyici etkisi olmasıdır. Lavralar ördükleri koza sayesinde mikroplardan korunurlar.
– Larvalar 3 günlük olana kadar arı sütü denen bir besinle, 3. günden sonra da arı ekmeği denen bir besinle beslenirler. Sadece kraliçe olacak arılar 6 gün boyunca arı sütü ile beslenirler. Fazla gelişmelerini ve kraliçe arı olmalarını sağlayan unsur sadece farklı beslenmeleridir.
– İşçi arılar 12. günlük olduklarında balmumu üretecek hale gelir ve dışarı çıkıp hemen peteği inşa etmeye başlarlar.
– İşçi arılar kovanı temizlerken tüm artıkları ve yabancı maddeleri kovanın dışına sürükler ve metrelerce uçarak kovandan çok uzağa atarlar.
– Kovan içindeki yabancı madde taşıyamayacakları kadar çok büyükse, o zaman bunu “propolis” adı verilen bir madde ile kaplarlar. Arılar propolisi bazı ağaçların yapışkan tomurcuklarından alt çeneleri yardımıyla kemirdikleri reçineye ağız salgılarını ekleyerek üretir. Arı reçinası da denen propolisin özelliği içinde bakteri barınamamasıdır Arılar kovan içinde öldürdükleri ve dışarı taşıyamayacakları kadar büyük olan böcekleri propolisle kaplayarak bir nevi mumyalama işlemi yaparlar.
– Arılar kovandaki çatlak ve delikleri de propolis denen bu maddeyle sıvarlar. Ayrıca sıcaklığın çok yüksek olduğu bazı volkanik arazilerde peteklerin erimemesi için, balmumuna propolis ekleyerek balmumunun dayanıklılığını artırırlar.
– Arıların arka bacaklarının dış tarafı çok hafif bir çukur oluşturacak şekilde bir tasarıma sahiptir. Vücutlarının bu bölümü adeta polenleri taşımaya yarayan bir kaşık gibidir. Ayrıca bacaklarının çevresinde uzun tüyler vardır. Bu bölüme“polen kesesi” adı verilir. Bu özellikleriyle arılar diğer böceklerden daha fazla polen taşır.
– Balarılarının yaklaşık 50 mm3‘lük bir kapasitesi olan bal keselerini tamamen nektarla doldurabilmeleri için 100 ile 150 arasında çiçeği ziyaret etmeleri gereklidir.
– Nektar yüküyle dönen toplayıcı arı bunu hücrelere yerleştirmekle uğraşarak vakit kaybetmez. Bunun yerine bu işle görevlendirilmiş olan arılara nektarı ağız yoluyla aktarır. Midesinde kendisine enerji verecek kadar bal bırakır ve hemen besin kaynağına doğru uçar. Kendisine nektar aktarılan görevli de duruma göre nektarı başka arılara verebilir veya depolayabilir. Bu işlem kovandaki arıların o andaki gıda ihtiyacına bağlıdır.
– Bir saldırı ya da bir yangın sonucunda kovanda herhangi bir tahribat meydana geldiğinde, bunu telafi etmek için artık balmumu üretmeyen yetişkinler birdenbire balmumu üretmeye başlarlar.
– Bal stoğu yetersiz olduğunda da daha fazla arı nektar toplamaya çıkabilir veya kovanın acil olarak serinletilmesi gerekiyorsa diğer arılar o sırada yaptıkları işleri bırakıp, hemen bu işe yönelebilir. Kovan büyük bir saldırıya uğradığında arıların çoğu savunmaya katılır, yüzlerce işçi arı kovan girişine birikir ve saldırı hep birlikte geri püskürtülür.
– Kovanın ısısı bütün sene 34.5°C-35.5°C arasında korunur. Sabahın erken saatlerinde hava soğukken işçiler petek çevresinde kümelenir ve vücut sıcaklıkları ile yumurtaları ısıtırlar. Gün ilerledikçe ve hava ısınmaya başladıkça arılar tarafından örülen küme yavaş yavaş dağılır. Eğer sıcaklık artmaya devam ederse işçilerin bir bölümü ısıyı düşürmek için kanatlarını yelpaze gibi sallamaya başlar. Yiyecek toplayan arılar kovan ısısı çok yükseldiğinde polen veya nektar yerine kovana, yakındaki su kaynaklarından aldıkları su damlalarını getirir ve bunları kuluçka hücrelerinin üzerine serperler.
– Kovan ısısı düştüğünde arılar önce sıkıca birbirlerine kümelenirler. Kalınlığı soğuğun şiddetine göre 2.5 cm ile 7.5 cm arasında olan bu arı kümesi, bir kabuk gibi peteği kaplar. Bu arılar sürekli hareket ederek dışarıdaki arılar için ısı açığa çıkarırlar. Arılar bu yöntemi kullanarak hava sıcaklığı -30 °C’ye düştüğünde bile kovan ısısını yaklaşık olarak 35 °C’de tutabilmektedirler.
– Larva dönemi boyunca kraliçe arıya 10 mg. arısütü verilirken, diğerlerine sadece 3 mg. verilmektedir.
– İşçi arılar da kraliçeler gibi dişi olmalarına rağmen işçi arıların yumurta üretemezler. Bununla birlikte işçi arıların tam aksine kraliçenin çene kemiği balmumu hücrelerini yapmak için uygun bir yapıya sahip değildir. Ve kraliçe arı, işçilerin polen sepetlerini oluşturan sert tüylerinden de yoksundur. Kraliçe arı aynı yumurtadan çıkmasına rağmen sadece beslenme farklılığı sebebiyle diğer arılar gibi sadece 5-6 hafta değil, 4-5 sene kadar yaşar.
– Yumurtanın cinsiyetini belirleyenler işçi arılardır. Kraliçeyi onlar yönlendirirler. Çünkü işçiler hangi tip hücre hazırladılarsa kraliçe arı ona uygun bir yumurtlama gerçekleştirir. Eğer kraliçenin yumurtlamak için başına geldiği hücre 5.2 mm.lik standart bir dişi hücresiyse, kraliçe döllenmeyi gerçekleştirip buraya içinden dişi arı çıkacak yumurtayı bırakır. Eğer kraliçe dişilerinkine göre 1 mm. daha büyük olarak inşa edilen hücrelere rastlarsa buralara döllendirmeye tabi tutmadığı yumurtalarını bırakır. Diğer bir deyişle, işçiler kaç tane erkek arı odası inşa ederlerse kraliçe balarısı da o kadar erkek arı yumurtası bırakır.
– Şartlar aniden değişip de koloninin kraliçesiz kalma tehlikesi ortaya çıktığında, işçi arılar hemen var olan larvalardan birkaç tanesini kraliçe besini ile beslemeye başlarlar. Hücresinin etrafını yırtarak hücreyi genişletirler.
– Yiyecek kaynağının bulunabilmesi için kaynağın kovana uzaklığı, doğrultusu, zenginliği gibi gerekli olabilecek her türlü bilgi arıların yaptıkları bu dansta gizlidir. Arılar Güneş’in her 4 dakikada, 1 derece kaydığını hesaba katmaktadırlar. Yapılan bir deneyde dansı izleyen 174 işçiden 155’inin 5 dakika içinde besin kaynağına ulaştıkları gözlemlenmiştir.
– Bulunan besin kaynağının verimsiz olması durumunda da arılar dans ederler. Yalnız buradaki tek fark arıların dansının isteksiz olması ve daha kısa sürmesidir. Dansçıların başına toplanan arılar kısa bir süre içinde dağılırlar.
– Balarılarının vücutlarındaki koku keseleri ile çiçekleri işaretlerler. Böylelikle, diğer arılar bir çiçeğin nektarının daha önce başka arılarca tüketildiğini konar konmaz anlar ve hemen o çiçeği terk ederler.
– Çünkü eski kraliçe kovandayken yeni bir kraliçe ortaya çıkarsa bu kovandaki dengeleri bozabilecek bir tehlikedir. Bu nedenle gelişimlerini tamamlayan ve pupalarını yararak dışarı çıkmaya çalışan kraliçe adaylarının hücre kapaklarını eskisinden daha sağlam bir biçimde kapatırlar.
– Arılar 1 kg. balmumu yapmak için yaklaşık olarak 22 kg. bal tüketirler. Arılar balmumunu salgı bezlerinden her seferinde yaklaşık olarak bir toplu iğnenin başı büyüklüğünde parçalar halinde çıkartırlar.