Canlılık Yeryüzünde Birdenbire ve Kompleks Formlarda Belirmiştir

Canlılık Yeryüzünde Birdenbire ve Kompleks Formlarda Belirmiştir

Yeryüzü tabakaları ve fosil kayıtları incelendiğinde, yeryüzündeki canlı hayatının birdenbire ortaya çıktığı görülür. Kompleks canlıların fosillerine rastlanılan en derin yeryüzü tabakası, 520-490 milyon yıl yaşında olduğu hesaplanan “Kambriyen” tabakadır.

Kambriyen kayalıklarında bulunan fosiller, salyangozlar, trilobitler, süngerler, solucanlar, denizanaları, deniz yıldızları, yüzücü kabuklular, deniz zambakları gibi kompleks omurgasız türlerine aittir. Hatta bu katmanlarda omurgalı izlerine dahi rastlanmıştır. Nanjing Paleontoloji ve Jeoloji Enstitüsü profesörü Jun-Yuan Chen ve ekibince bu kazılarda ortaya çıkarılan Haikouella isimli kordalı; beyin, kalp ve damar sistemi, solungaçlar, notokord ve gelişmiş bir kas yapısına ve muhtemelen bir çift göze sahiptir.37 Bu bulgu, evrimcilerin omurgalıların atasının Kambriyen döneminde yaşayan Pikaia isimli canlı olduğuna dair iddialarını temelden yıkmıştır.

Bilim yazarı Fred Heeren, Haikouella bulgusunun, Pikaia ile ilgili evrimci beklentilerin tam zıddı sonuçlar ortaya koyduğunu şöyle anlatır:

Biyolog [Chen] Orta Kambriyen döneminden olan ve daha önceleri dünyanın en eski kordalısı konumuna yükseltilen Pikaia isimli canlının, ilkel bir atası olabilecek bir canlı görmeyi umuyordu. Ancak Chen, Pikaia’nın daha az kompleks bir ataya sahip olduğuna kanıt bulmadı, bunun yerine birçok omurgalı karakteristiği sergileyen ve 15 milyon yıl daha yaşlı olan bir kordalı buldu.38

İlginç olan, birbirinden çok farklı olan bu türlerin hepsinin bir anda ve hiçbir ataları olmaksızın ortaya çıkmalarıdır. Bu yüzden jeolojik literatürde bu mucizevi olay, “Kambriyen Patlaması” olarak anılır.

Bu tabakadaki canlıların çoğunda, günümüz örneklerinden hiçbir farkı olmayan, göz, solungaç, kan dolaşımı gibi kompleks sistemler, ileri fizyolojik yapılar bulunur. Örneğin trilobitlerin çift mercekli petek göz yapısı bir yaratılış harikasıdır. Harvard, Rochester ve Chicago Üniversiteleri’nden jeoloji profesörü David Raup; “Trilobitlerin gözü, ancak günümüzün iyi eğitim görmüş ve son derece yetenekli bir optik mühendisi tarafından geliştirilebilecek bir tasarıma sahipti” demektedir.39

Bu kompleks omurgasızlar, kendilerinden önce yeryüzündeki yegane canlılar olan tek hücreli organizmalarla aralarında hiçbir bağlantı ya da geçiş formu bulunmadan birdenbire ve eksiksiz bir biçimde ortaya çıkmışlardır.

Kambriyen kayalıklarında bulunan fosiller, salyangozlar, trilobitler, süngerler, solucanlar, denizanaları, deniz yıldızları, yüzücü kabuklular, deniz zambakları gibi kompleks omurgasız türlerine aittir. İlginç olan, birbirinden çok farklı olan bu türlerin hepsinin bir anda ve hiçbir ataları olmaksızın ortaya çıkmalarıdır. Bu yüzden jeolojik literatürde bu mucizevi olay “Kambriyen Patlaması” olarak anılır. Kambriyen Patlaması, Darwin’in en büyük kabuslarından biri, günümüz evrimcilerinin de en büyük açmazlarındandır.

Evrim literatürünün popüler yayınlarından Earth Sciences dergisinin editörü Richard Monastersky, evrimcileri şaşırtan bu Kambriyen Patlaması hakkında şu bilgileri vermektedir:

Bugün görmekte olduğumuz oldukça kompleks hayvan formları aniden ortaya çıkmışlardır. … Günümüzde dünyanın her yanına yayılmış olan omurgasız takımları erken Kambriyen Devri’nde zaten vardırlar ve yine bugün olduğu gibi birbirlerinden çok farklıdırlar.40

Kambriyen fosilleri, biyolojik kategorilerin fosil kayıtlarında belirme yönünün, Darwin’in iddia ettiği gibi “aşağıdan yukarıya” değil “yukarıdan-aşağıya” doğru bir seyir izlediğini göstermiştir. Öyle ki, Kambriyen’de birbirinden farklı 50’den fazla filum ortaya çıkmış olmasına rağmen, günümüzde korunan filum sayısı 35 civarındadır. Yani bugün mevcut olan tüm filumlar ve dahası, günümüzden 530 milyon yıl önce aniden ortaya çıkmıştır.

Trilobit Gözleri

Kambriyen Devri’nde bir anda ortaya çıkan trilobitler, son derece kompleks bir göz yapısına sahiptirler. Petek şeklindeki yüzlerce parçaya ve çift mercek sistemine sahip olan bu göz, jeoloji profesörü David Raup’un ifadesiyle “ancak günümüzün iyi eğitim görmüş ve son derece yetenekli bir optik mühendisi tarafından geliştirilebilecek bir tasarıma sahiptir”.

Bu göz, 530 milyon yıl önce, bir anda, kusursuz biçimde var olmuştur. Elbette böyle bir yapının bir anda ortaya çıkması evrimle açıklanamaz ve Yaratılışın varlığını ispatlar.

Dahası, trilobitlerdeki bu petek göz sistemi, bugüne kadar da hiç değişmeden gelmiştir; arı ya da yusufçuk gibi günümüzdeki bazı böcekler de aynı göz yapısına sahiptirler.1 Bu durum, evrim teorisinin canlıların ilkelden karmaşığa doğru geliştiği yönündeki iddiasını da açıkça geçersiz kılmaktadır.

1- R. L. Gregory, Eye and Brain: The Physiology of Seeing, Oxford University Press, 1995, s. 31.

Kambriyen Patlaması incelendikçe, bunun evrim teorisi için ne kadar büyük bir çıkmaz olduğu daha açık ortaya çıkmaktadır. Son yılların bulguları, en temel hayvan sınıflamaları olan filumların neredeyse tamamının Kambriyen devirde aniden ortaya çıktığını göstermektedir. Science dergisinde yayınlanan bir makalede, “yaklaşık 545 milyon yıl önce yaşanan Kambriyen Devri’nin başlangıcı, bugün hala canlı dünyaya hakim olan neredeyse tüm hayvan tiplerinin (filumların) fosil kayıtlarında aniden ortaya çıkışına sahne oldu” denmektedir. Aynı makalede, böylesine kompleks ve birbirinden tamamen farklı canlı gruplarının evrim teorisine göre açıklanabilmesi için, önceki devirlere ait çok zengin ve aşamalı bir gelişimi gösteren fosil yatakları bulunması gerektiği, ama bunun söz konusu olmadığı şöyle açıklanmaktadır:

Bu farklılaşmalı evrim ve yayılış da, kendisinden daha önce yaşamış olması gereken bir grubun varlığını gerektirir, ama buna dair bir fosil kanıtı yoktur.41

Harvard Üniversitesi’nden evrimci paleontolog Stephen Jay Gould ise, Kambriyen fosillerinin Darwin üzerinde bıraktığı etkiyi şu sözlerle tarif etmiştir:

Fosil kayıtları, Darwin’e mutluluktan çok hüzün getirdi. Hiçbir şey onu, neredeyse tüm kompleks dizaynların ortaya çıktığı Kambriyen Patlaması’ndan daha çok rahatsız etmedi.42

İşte bu sebeple, Charles Doolittle Walcott adlı evrimci paleontolog, Kanada’nın Burgess Shale bölgesinde yapmış olduğu araştırmalar sonucunda bulmuş olduğu Kambriyen fosillerini gizlemeye karar vermiştir. Muhteşem Kambriyen fosilleri tam 70 yıl boyunca saklanmıştır.

İlginç Dikenler:

Kambriyen Devri’nde bir anda ortaya çıkan canlılardan biri, sol üstteki Hallucigenia’dır. Bu ve diğer pek çok Kambriyen canlısının fosilinde, saldırılara karşı korunma sağlayan dikenler ya da sert kabuklar yer alır. Bu muhteşem yapılar, canlıların avcılardan korunması için özel bir tasarımdır ve 540 milyon yıl önce mükemmel şekilde bulunmaktadır. Bu kusursuz yaratılış örnekleri, evrimcileri çaresiz ve açıklamasız kılan en önemli konulardan biridir.

Burgess Shale fosillerinin gün ışığına çıkması, ancak 1985 yılında, müzenin arşivlerinin yeniden incelenmesi sayesinde olmuştur. İsrailli bilim adamı Gerald Schroeder bu konuda şu yorumu yapar:

Eğer Walcott isteseydi, fosiller üzerinde çalışmak üzere bir ordu dolusu öğrenciyi görevlendirebilirdi. Ama evrim gemisini batırmamayı tercih etti. Bugün Kambriyen Devri fosilleri Çin’de, Afrika’da, İngiliz Adalarında, İsveç’te ayrıca Grönland’da da bulunmuş durumdadır. (Kambriyen Devrindeki) Patlama, dünya çapında yaşanmış bir olaydır. Ama bu olağanüstü patlamanın doğasını tartışmak mümkün olmadan önce, bilgi gizlenmiştir.43

Dünyanın nasıl olup da böyle birdenbire birbirlerinden çok farklı canlı sınıflamalarıyla dolup taştığı, hiçbir ortak ataya sahip olmayan apayrı yapılardaki canlıların nasıl ortaya çıktığı, evrimcilerin asla cevaplayamadıkları sorulardır. Evrimci düşüncenin dünya çapındaki en önde gelen savunucularından İngiliz biyolog Richard Dawkins, savunduğu tezleri temelinden geçersiz kılan bu gerçek hakkında şunları söylemektedir:

Kambriyen fosillerinin ortaya çıktığı Kanada’daki Burgess Shale vadisi

… Kambriyen katmanları, başlıca omurgasız gruplarını bulduğumuz en eski katmanlardır. … Sanki hiçbir evrim tarihine sahip olmadan, o halde, orada meydana gelmiş gibiler.44

Dawkins’in de kabul ettiği gibi, Kambriyen Patlaması yaratılışın açık bir delilidir. Çünkü canlıların hiçbir evrimsel ataları olmadan aniden ortaya çıkmalarının tek açıklaması yaratılıştır. Evrimci biyolog Douglas Futuyma da, “canlılar dünya üzerinde ya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya çıkmışlardır ya da kendilerinden önce var olan bazı canlı türlerinden evrimleşerek meydana gelmişlerdir. Eğer eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya çıkmışlarsa, o halde üstün bir akıl tarafından yaratılmış olmaları gerekir” diyerek bu gerçeği kabul eder.45 Nitekim Darwin de, “eğer aynı sınıfa ait çok sayıdaki tür gerçekten yaşama bir anda ve birlikte başlamışsa, bu doğal seleksiyonla ortak atadan evrimleşme teorisine öldürücü bir darbe olurdu” diye yazmıştır.46Kambriyen Devri ise, tam olarak Darwin’in “öldürücü darbe” olarak tarif ettiği tabloyu ispatlamaktadır. Bu yüzden İsveçli evrimci Stefan Bengston, Kambriyen Devri’nden söz ederken ara formların yokluğunu itiraf etmekte ve “Darwin’i şaşırtan ve utandıran bu olay bizi de hala şaşırtmaktadır” demektedir.47

Açıktır ki fosil kayıtları, canlıların, evrim savunucularının iddia ettiği gibi ilkelden gelişmişe doğru bir süreç izlediklerini değil, bir anda ve en mükemmel halde ortaya çıktıklarını göstermektedir. Kısacası canlılar evrimle oluşmamış, yaratılmışlardır.

Üstteki şemada, Burgess Shale yataklarından çıkan Kambriyen türlerinin oranı görülüyor. Alttaki şema ise, aynı yataklarda bulunan fosil örneklerinin oranını gösteriyor. Bu grafik, 50’den fazla filum ve 150’den fazla türün ortaya çıktığı müthiş Kambriyen çeşitliliğini göstermektedir.

 

Dipnotlar

37 Jun-Yuan Chen, Di-Ying Huang & Chia-Wei Li, “An early Cambrian craniate-like chordate”, Nature, http://www.nature.com/nature/journal/v402/n6761/abs/402518a0.html

38 Fred Heeren, “A little fish challenges a giant of science”, The Boston Globe, 30 Mayıs 2000, s. E1

39 David Raup, “Conflicts Between Darwin and Paleontology”, Bulletin, Field Museum of Natural History, Cilt 50, Ocak 1979, s. 24

40 Richard Monestarsky, “Mysteries of the Orient”, Discover, Nisan 1993, s. 40

41 Richard Fortey, The Cambrian Explosion Exploded?, Science, Cilt 293, No 5529, 20 Temmuz 2001, s. 438-439

42 Stephen J. Gould, The Panda’s Thumb, 1980, s. 238-239

43 Gerald Schroeder, “Evolution: Rationality vs. Randomness”, http://www.geraldschroeder.com/evolution.html

44 Richard Dawkins, The Blind Watchmaker, London: W. W. Norton 1986, s. 229

45 Douglas J. Futuyma, Science on Trial, New York: Pantheon Books, 1983. s. 197

46 Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 302

47 Stefan Bengston, Nature, Vol. 345, 1990, s. 765

Asaf Kureysi