Gırtlaktaki Mükemmel Tasarım

Gırtlaktaki Mükemmel Tasarım

Tüm kainatta olduğu gibi insan vücudunda da, Yüce Rabbimiz’in yarattığı mucize sistemler mevcuttur. Bu sistemlerden biri olan gırtlak da üstün yaratılış mucizelerinden sadece bir tanesidir. Gırtlak (larinks), nefes borumuzun ağız boşluğuna açılan kısmına verilen addır. Ses telleri gırtlağın hemen girişinde yer alır. Bu teller, onları yöneten kaslar sayesinde farklı şekillere girerler. Bunun sonucunda ise çok çeşitli sesler çıkarabiliriz.

Diğer canlıların insanlara benzer sesler çıkaramamalarının bir nedeni, gırtlaklarının bize oranla çok daha yukarıda, yani ağız boşluğunun çok daha yüksek bir kısmında başlamasıdır. İnsan gırtlağı, maymunlar dahil tüm diğer hayvanlara göre daha aşağıdadır ve bu konum sayesinde gırtlaktan çıkan nefes farklı seslere dönüşür.

Cevaplayamadıkları pek çok soruyu “avantajlı özelliklerin doğal seleksiyonla seçilmesi” teziyle açıklamaya çalışan evrimciler, bu noktada bir kez daha büyük bir çıkmazdadır; çünkü gırtlağın söz konusu alçak yerleşimi fiziksel bir avantaj değildir. Bu konum yüzünden, yediğimiz lokmaların nefes borusuna kaçarak nefes almayı önlemesi veya içtiklerimizin akciğere kaçması olasılığı vardır.

Bunu engellemek için, bir şey yiyip-içtiğimiz anda gırtlağın önünü kapatan bir “küçük dil” yaratılmıştır, ancak hem konuşmaya hem de bir şey yiyip-içmeye çalıştığımızda çakışma olur. Bu olasılıkla hepimiz hayatımız boyunca karşılaşırız. Yeme içme sırasında nefes borumuza besin kaçması sonucunda şiddetle öksürmemizin nedeni budur. Fakat hayvanlar için durum farklıdır. Hayvanlarda, örneğin maymunlarda, nefes borularının yerleşimi çok daha yüksektedir. Bu nedenle, bir şey yediklerinde yuttukları besinlerin nefes borusuna kaçma olasılığı, dolayısıyla boğulma riskleri yoktur. Beslenmedeki zorluğa rağmen konuşmaya imkan veren bu yegane gırtlak yapısı, alçak yerleşimli gırtlak yapısıdır. Nefes borusuna sürekli besin kaçma riski ise bebeklik döneminde kazanılan reflekslerle ve “küçük dil” olarak adlandırdığımız organla ortadan kalkmıştır.

Kısacası, konuşmak için gerekli sesleri çıkarmamızı sağlayan alçak gırtlak yapısı, sadece insanlara özgüdür.

Doğal seleksiyonun, daha avantajlı değil de daha “az avantajlı” olan yapıyı seçtiğini ileri sürmek, evrimciler açısından başlı başına bir tutarsızlıktır. Evrimin kendi mantığına bütünüyle ters olan bu durum, teorinin kurucusu Charles Darwin’in de garip bir gerçek sözü ile geçiştirmeye çalışmıştır:

“… yuttuğumuz her yiyecek ve sıvının, akciğerlerimize kaçma riski ile nefes borumuzun açıklığı üzerinden geçmek zorunda olması garip bir gerçektir.” (Darwin C.1859 On the origin of species Facsmile ed. Cambridge: Harvard Univ. Presss, s.191)

girtlakGırtlaktaki tasarım incelendiğinde, her detayı incelikle hesaplanmış bir yaratılış mucizesi olduğu ortaya çıkar. Yeni doğan bebeklerin gırtlakları yüksektedir. Böylece konuşmak için gırtlak yapısına gereksinim duymayan bir bebek, süt emerken aynı anda nefes alabilir ve yetişkinlerde olduğu gibi yuttuklarının nefes borusuna oradan da akciğere kaçma riskini taşımaz. Ancak ileride konuşma için zorluk çıkaracağından dolayı, çocuk konuşma çağına girmeden, gırtlak tam zamanında aşağıya iner. Yani tam gereken zamanda tam gereken şekilde gelişir.

Bu örnek bizlere insanın mükemmel bir şekilde yaratıldığını bir kez daha göstermektedir. İnsanı yaratan, ona ihtiyaçlarına uygun bir beden veren, bebekleri önce boğulmaktan koruyan, konuşma çağına geldiğinde ve refleksleri geliştiğinde ise mükemmel bir zamanlamayla gırtlağı aşağı indirerek kelimeleri seslendirmesini tasarlayan, alemlerin Rabbi Yüce Allah’tır. Bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirilir:
“İnsanı yarattı. Ona beyanı öğretti.” (Rahman Suresi, 3–4)

Asaf Kureysi