Kara Enerji Kara Madde
Bilimin son asırdaki en önemli keşiflerinden olan “Kara Enerji” ve “Kara Madde” fizik kurallarına uymayan birer mucizedir. Üstelik bu mucizeyi Allah 14 asır önce Kuran’ı Kerim’de bildirilmiştir.
“Kara Enerji” ve “Kara Madde” kavramları, evrenin oluşumunda üstün bir gücün ve tasarımın var olduğunu ispatlayan delillerdendir. Kara enerji, evrenin genişleme hızının artması durumuna verilen isimdir. Normal fizik kurallarına göre bellirli bir ivmeyle fırlatılmış olan bir cismin hızı zaman geçtikçe düşer. Oysa evrenin genişleme hızı, Big Bang’ten bu güne azalmak ya da sabit kalmak bir yana sürekli artmaktadır. Bu hızın artmasını sağlayan ve fizik kurallarıyla açıklanamayan enerjiye kara enerji denilmektedir.
Kara enerjinin keşfinden sonra bilim adamlarını hayrete düşüren bir başka mucizevi durum daha keşfedildi. Bilindiği gibi galaksimiz çok büyük bir hızla kendi etrafında dönmektedir. Normalde kendi etrafında dönen bir cismin merkezkaç kuvvetiyle merkezden uzaklaşması gerekmektedir. Merkezkaç kuvvetinin etkisini azaltan tek bir güç olabilir, bu da çekim kanunudur. Yani maddelerin kütle çekim kuvvetleri savrulmayı, dağılmayı kütleleri nispetinde engeller. Oysa galaksimizdeki yıldızların dönmeleriyle meydana gelen merkezkaç kuvveti bu yıldızların kütle çekim kuvvetinden çok daha fazladır. Bu durumda normal olarak yıldızların etrafa saçılması, galaksilerin dağılması beklenir. Ama bu yıldızlar uzaya dağılmazlar. Bu, fizik kurallarının dışında bir gücün galaksileri bir arada tuttuğu anlamına gelir. İşte bu duruma da kara madde adı verilmiştir.
Bu mucizevi olayları daha iyi anlamak için büyük patlamanın gerçekleştiği “an”dan sonra oluşan mucizevi denge durumundan bahsetmekte fayda vardır.
Patlamadaki denge
Big Bang’de fevkalade hassas bir düzenleme vardır. Fizik profesörü Paul Davies, büyük patlama ile ilgili olarak şunları söyler:
“Evrenin patlama hızı inanılmayacak kadar hassas bir kesinlikle belirlenmiştir. Bu nedenle Big Bang herhangi bir patlama değil, her yönüyle çok iyi hesaplanmış ve düzenlenmiş bir oluşumdur.”(www.pbs.org/wgbh/nova)
Bu düzenlemenin önemli bir boyutu, patlamanın hızıdır. Big Bang’le birlikte oluşmaya başlayan madde etrafa büyük bir hızla yayılmaya başlamıştır. Ama burada bir noktaya dikkat etmek gerekir. Patlamanın bu ilk anında, ayrıca şiddetli bir çekim gücü vardır. Evrenin tümünü bir noktada toplayabilecek kadar büyük bir çekimdir bu.
Dolayısıyla Big Bang’in ilk anında birbirine zıt olan iki güçten söz etmek gerekir: Patlamanın gücü ve bu patlamaya direnen, maddeyi yeniden bir araya toplamaya çalışan çekim gücü. Bu iki güç arasında bir denge oluştuğu için evren ortaya çıkmıştır. Eğer ilk anda çekim gücü patlama gücüne baskın çıksaydı, o zaman evren genişleyemeden tekrar içine çökecekti. Eğer bunun tersi gerçekleşse, yani patlama gücü söz konusu dengeden biraz fazla olsa, bu kez de madde birbiriyle bir daha asla birleşemeyecek şekilde savrulacaktı.
Patlamadaki denge ne kadar hassastır?
Evrenin genişleme hızındaki bu muhteşem dengeyi fizikçiler şöyle ifade etmektedir: “Evrenin genişleme hızı o kadar kritik bir noktadadır ki, Big Bang’ten sonraki birinci saniyede bu oran eğer yüz bin milyon kere milyonda bir daha küçük olsaydı evren şimdiki durumuna gelmeden içine çökerdi.”
Bu denli hassas bir denge evrenin çok üstün bir bilincin yarattığının delilerinden biridir. Doğanın en temel dengelerindeki hassas sayısal dengeler, üstün bir tasarımı açıkça ortaya koyar.
Evren Big Bang’in ardından yavaşlamak zorundaydı, fakat bunun tam tersine herşey büyük bir hızla genişlemeye devam etti. Evrenin oluşumunu sağlayan Büyük Patlama’yı (Big Bang) bir bombaya benzetirsek, evrenin hiç durmayan bu genişleme hızını da yere hiç düşmeyen ve gittikçe uzağa doğru fırlayan şarapnel parçacıklarına benzetebiliriz. Bir bombanın parçacıklarının hiç yere düşmeden düzen içinde birbirlerinden uzaklaşmasını sağlayan güç ne kadar mucizevi ise evrenin dağılmadan gittikçe genişlemesini sağlayan güç de onun kadar hatta ondan kat kat daha büyük bir mucizedir.
Galaksileri birbirlerinden giderek daha fazla uzaklaştıran ve izine rastlanmayan gizem dolu bu gücü bulmak için geniş çaplı araştırmalar başlatıldı. Ancak bilim adamları bu enerjiyi tanımlamanın imkansız olduğunu gördüler. Bilim adamlarının bu enerjiye “kara enerji” adını vermelerinin sebebi de bu gücün fizik kurallarıyla açıklanamaz olmasıdır.
Konunun bir diğer mucizevi yönü, kara enerjinin Kuran’ı Kerim’de yer almasıdır. Allah, bu gücü bundan 1400 sene önce Kuran’da şöyle bildirmiştir:
“Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz.” (Zariyat Suresi, 47)
Bilim adamları Allah’ın yarattığı bu gizemli gücün yanı sıra, bir de galaksileri etkileyen ikinci bir gizli gücü fark ettiler. Yaptıkları hesaplamalar sonucunda galaksimizin çok büyük bir hızla kendi etrafında döndüğünü ve bu hız yüzünden galaksinin içindeki yıldızların uzaya dağılması gerektiğini hesapladılar.
Bilim adamları buldukları bu gerçeğe kendileri de inanamadılar. Çünkü görünmeyen ve bilinmeyen bir güç galaksinin içindeki yıldızları ve bu yıldızlardan biri olan Güneş’i bir arada tutuyordu ve uzaya dağılmalarını engelliyordu. Ancak bu gücün ne kendisi ne de kaynağı tespit edilebiliyordu. Çünkü bu güç insanoğlunun dışındaki bir boyuttaydı…
Bilim adamlarına göre gizemli bir maddenin -Kara Madde’nin- uyguladığı çekim gücü, galaksileri ve galaksilerin içindeki yıldızları bir arada tutmaktadır. (bkz. Harun Yahya, Evrenin Yaratılışı)
Bilimin ulaştığı bu gerçekler, evrenin Allah’ın bizim için yarattığı mucizeler sayesinde dengede durduğunu göstermektedir. Yüce Allah, evreni özel bir koruma ile ayakta tutmaktadır.
Allah, kara enerji gibi kara maddeyi de asırlar önce Kuran’da bildirmiştir. Yüce Allah bir Kuran ayetinde şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendi’sinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır.” (Fatih Suresi, 41)