Kış Güvelerindeki Mucizevi Sistemler

Kış Güvelerindeki Mucizevi Sistemler

Orta Asya, Sibirya, Kuzey Avrupa gibi bölgelerde kış koşulları oldukça ağırdır. Yiyecek kıtlığı ve soğuk hava birçok canlının ölmesine neden olur. Ancak bazı canlılar bölgedeki çetin hava koşullarına rağmen yaşamlarını sürdürmeyi başarırlar. Bu canlılar içinde en şaşırtıcı olanı kuşkusuz ki güvelerdir.

Son derece narin canlılar olan güveler bu zor işi nasıl başarırlar? Sorunun cevabı bizi bu canlıların bedenlerindeki mükemmel ısıtma sistemini incelemeye yöneltecektir.

Dayanıklı Kış Güveleri

Güve türlerinin pek çoğu kışın ölür. Buna karşın sert kış aylarında bile yaşamını sürdüren bazı türler vardır.

Örneğin kukumav güveleri (Noctuidae) ailesinin Cuculiinae alt grubu içinde yer alan 50 kadar güve türü, kış şartlarında yaşayabilen türlerdir. Bu nedenle Cuculiinae güveleri “kış güveleri” olarak da adlandırılırlar.

Kış güveleri hemcinslerinin tam tersi bir yaşamsal döngüye sahiptir. Bu canlıların tırtılları ilkbahar başlarında ağaçların tomurcuklarını yiyerek beslenir, yaz boyunca da hareketsiz kalırlar. Sonbaharın sonunda ya da kış aylarında yetişkin hale gelirler. Soğuk kış günlerinde beslenir, çiftleşir, doğacak yeni nesil için yumurtalarını bırakırlar.

Kış güvelerinin bu ilginç yaşam döngülerini inceleyen bilim adamları hem şaşırtıcı hem de düşündürücü sonuçlarla karşılaşmışlardır.

Öncelikle bu canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için uçmaları gerekmektedir. Ancak uçabilmeleri için kanatlarının bulunduğu göğüs bölgelerindeki sıcaklığın 30oC olması gerekmektedir. Oysa güvelerin yaşadıkları yerde ısı genellikle 0oC hatta bunun da altındadır.

Bilim adamları bunun üzerine “kış güvelerinin soğuğa rağmen yaşamlarını nasıl sürdürebildikleri” sorusunun cevabını aramaya başlamışlardır. Bu canlılar hareketsiz kaldıklarında nasıl olup da donmuyorlar? Soğuğa rağmen uçabilmeyi, beslenmeyi, üremeyi nasıl başarıyorlar?

İşte bütün bunları araştıran bilim adamları kış güvelerinin mühendislik harikası bir ısınma sistemine sahip olduklarını keşfetmişlerdir. Son derece hassas bir planlama ve üstün bir tasarım ürünü olan bu sistem, birbirini tamamlayan kompleks aşamaların biraraya gelmesiyle oluşmaktadır.

1. Aşama: Titreşen Kanatlarla Isınma

Kış güvelerinin vücutlarındaki ana kaslar kanatlarına bağlıdır. Uçuş öncesinde güveler bu kaslarını hiç durmadan kasarak kanatlarını titretirler. Bu işlem böceğin göğüs bölgesinin ısısının yükselmeye başlamasını sağlar. Güvenin göğüs bölgesinin sıcaklığı bu titretme tekniği ile 0°C’den 30°C’ye hatta daha yüksek seviyelere kadar çıkabilmektedir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır: Kas titretme hareketi sinir sistemine bağlı olarak gerçekleşir. Bu da güvelerin sinir sisteminin oldukça düşük sıcaklıklarda dahi harekete geçebilecek kadar üstün özelliklere sahip olması demektir. Güvelerin başardıkları işin önemini daha iyi anlamak için karlı ve soğuk günlerde araba motorlarını çalıştırmakta nasıl güçlük çekildiğini düşünmek yeterli olacaktır.

Kış güveleri hava sıcaklığının 0°C’ye yaklaştığını saptadıkları anda titremeye başlar. Bazı durumlarda -2°C gibi daha düşük bir sıcaklıkta titremeyi başlattıkları da olur. Yarım saatten fazla süren bir kanat hareketi sonunda uçuş için gerekli ısıya ulaşılır.38

Bilim adamları ilk anda güvelerin bu başarısının metabolizmalarından kaynaklandığını düşünmüşler ve bu konuda araştırmalar yapmışlardır. Bu amaçla kış güvesinin dinlenme, titreme ve uçuş sırasındaki metabolizma hızlarını ölçmüşlerdir. Ancak elde edilen veriler benzer ağırlığa sahip birçok güve türünde ölçülenlerle aşağı yukarı aynı çıkmıştır. Böylece güvelerin ısınmalarının metabolizma hızlarıyla ilgili olmadığı anlaşılmıştır. Bu durum önemli bir konuyu ortaya çıkarmıştır: Kış güvelerinde sadece bu türe özgü bir ısınma sistemi bulunmaktadır.

2. Aşama: Koruyucu Bir Sığınak Bulunuyor

Kış güveleri üzerinde yapılan araştırmaların çıkış noktasını güvenin bulunduğu ortamdaki nem ve ısı oluşturmuştur. Çünkü kış güvelerinde donma süreci vücutta oluşan buz kristalleri ile başlar. Kuru ortamlarda ise güvelerin donma ısısı oldukça aşağılara iner. Dolayısıyla güvelerin kendilerini buzdan ve ani sıcaklık düşüşlerinden koruyacak bir sığınağa ihtiyaçları vardır. Güveler bu sığınağı nasıl bulurlar?

Dışarıda hava sıcaklığı -30°C civarındayken yeri örten yaprak tabakasının altındaki sıcaklık -2°C’nin altına düşmez. Kış güveleri de ısı -2 °C’nin altına inmeye başladığında, hava sıcaklığı yaşamalarına imkan tanıyacak dereceye ulaşana kadar yorgan görevi yapan yaprakların altına gizlenirler. Bundan sonra güvelerin yaşaması için vücutlarındaki diğer sistemler devreye girecektir.

Kış güveleri soğuk havalarda kanatlarını titreştirerek ısınırlar. Bunun için kanat kaslarını aynı anda kasarlar. Sağdaki resimler,  uçuşa geçmeden önce kanatlarını titreştirmeye başlayan  bir güvenin üzerindeki ısı dağılımını gösteriyor. 1 ve 2 üstten, 3 ve 4 de yandan çekilmiş kızılaltı fotoğrafları temsil ediyor.

3. Aşama: Kış Güvelerindeki Doğal Antifriz Mekanizması

Çoğumuz arabalarda suyun donmaması için kullandığımız antifrizleri biliriz. Ancak pek az kimse bazı canlıların vücutlarında da antifriz benzeri kimyasalların bulunduğundan haberdardır.

Bazı canlılar vücutlarındaki alkol kökenli doğal antifrizler sayesinde dondurucu kış soğuğundan korunurlar. Ne var ki doğal antifrizin bazı olumsuz yan etkileri vardır. Bu maddelerin en önemli özelliği zehirleyici olmaları ve uyuşukluk vermeleridir.

Bu nedenle doğal antifrizler canlıların bedenlerinde gerçekleşen bir dizi biyokimyasal işlem sonunda daha az zehirleyici kimyasallara çevrilerek kullanılırlar. Ancak bu çok yavaş ilerleyen bir süreçtir. Özellikle hayvanın vücut sıcaklığı düşükse antifrizin yol açtığı uyuşukluğun atlatılması daha da uzun zaman alır.

Kış güveleri de antifriz mekanizmasına sahip canlılardandır, ancak diğer canlılara oranla daha az miktarda antifriz kullanmaktadırlar.

Özel Ayarlanmış Antifriz Miktarı

Güvelerdeki hassas antifriz dengesinin nedeni şudur: Hava uçuş için gerekli ısıya ulaşır ulaşmaz kış güvesinin hemen harekete geçmesi gerekmektedir. Halbuki antifrize bulanmış bir canlının tümüyle etkin hale gelebilmesi için oldukça uzun bir süre beklemesi gereklidir. İşte bu nedenle güvelerdeki antifriz miktarı diğer canlılara oranla daha azdır.

Bu miktar öyle bir oranda ayarlanmıştır ki ısı tehlikeli bir düzeye düştüğünde güveye daha sıcak bir yer bulacak kadar zaman kazandırır. Notre Dame Üniversitesi’nden John G. Duman, yaptığı denemelerde, buzsuz bir ortamda çok yavaş soğutulan güvelerde, donma sınırının -22°C ‘ye kadar düştüğünü tespit etmiştir.39

Güvelerdeki bu mükemmel sistem nasıl ortaya çıkmıştır? Antifrizin formülünü belirleyen kimdir? Antifrizin miktarı nasıl ayarlanmaktadır? Nasıl olup da istisnasız bütün kış güvelerinde diğer canlılardan daha az miktarda antifriz bulunmaktadır?

Güvenin kompleks bir kimyasal olan doğal antifrizin formülünü bilmesi ve onu tam gerektiği miktarda kendi bedeninde üretmesi mümkün olamaz. Kimyasalı elde etmek, antifrizin zehir etkisini ortadan kaldırmak ve daha birçok aşama için ayrı ayrı mühendislik bilgilerine ihtiyaç vardır.

Kış güvesi bir kimya mühendisi değildir, ancak bütün bunları rahatlıkla yapar. Üstelik her seferinde, her soğuk havada bu mekanizmaları devreye sokar. Bunu yaparken herhangi bir yardım almaz. Herhangi bir kitap okumaz, deney yapmaz. Güve, sadece bunları bilir ve uygular. Peki güve bu bilgilere nasıl sahip olmuştur?

Güvenin mühendislik bilgilerine kendiliğinden sahip olduğu gibi bir iddia elbette ki akıl dışı olacaktır. Bir insan kendiliğinden, durup dururken kimya mühendisi olamaz. Bir güve için ise bu kesin olarak mümkün değildir.

Böyle kompleks bir sistemin evrimcilerin ileri sürdükleri gibi aşama aşama, tesadüflerin etkisiyle ortaya çıkmış olması da imkansızdır. Bunun pek çok nedeni vardır. Tek bir tanesi üzerinde düşünmek bile bu iddianın ne derece mantıksız olduğunun anlaşılması için yeterli olacaktır.

Öncelikle doğal antifrizin formülünde yapılacak bir hata güve için ölüm demektir. Güvelerin kullandıkları antifrizlerin belli bir formülü, ayrıca, vücutta bulunması gereken belli bir miktarı vardır. Dolayısıyla anti frizin üretiminde de özel bir kontrol gerekmektedir. Güvelerin vücudunda diğer canlılardaki kadar bu maddeden bulunsa, bu miktar güveler için öldürücü olacaktır. Şuursuz tesadüflerin ise, değil özel bir işleve sahip bir molekülün formülünü bilip bunu üretmeleri, bu formülü gerçekleştiren moleküllerden tek bir tanesini dahi oluşturmaları mümkün değildir. Dahası bu kör tesadüflerin, mevcut bir molekülün canlının tam ihtiyacı oranında, ne eksik ne fazla üretilmesini ayarlamaları ihtimal dışıdır.

Güvenin ilk soğuk hava ile karşılaştığında bu maddenin tesadüfen oluşmasını bekleme durumu yoktur. -200 °C’ye varan soğuklar bu narin canlıların çok kısa bir sürede ölmesine ve bu türün yok olmasına neden olacaktır.

Dolayısıyla, ilk ortaya çıkan güvede de bugün yaşayan güvelerdeki özelliklerin tam olarak var olması zorunludur. Bütün bunlar güvelerdeki tasarımı şuursuz tesadüflerin değil, kusursuz bir yaratılış ile Allah’ın var ettiğini açıkça göstermektedir. Allah Kuran’da şöyle buyurur:

Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır. (Talak Suresi, 3)

4. Aşama: Enerji Kullanımının Dengelenmesi

Soğukta zorlanan kış güvelerinin bulundukları ortamda mümkün olan en sıcak yere sığındıkları düşünülebilir. Fakat bu yanlış bir varsayım olacaktır. Çünkü güveler saklanacakları yerleri seçerken de son derece bilinçli bir şekilde hareket ederler. Nitekim yapılan araştırmalarda bu canlıların fazlasıyla kuytu ve sıcak saklanma yerlerinden kaçındıkları görülmüştür. Bunun nedeni enerji kullanımlarını dengeleyebilmektir.

Kış güvesinin dinlenme anında kullandığı enerji miktarı vücut sıcaklığı ile doğrudan bağlantılıdır. Vücut ısısı ne denli düşükse, güvenin kullandığı enerji miktarı da o denli az olur. Bu nedenle güveler en az enerji harcayacak kadar soğuk, ama aynı zamanda yaşamalarını sağlayacak kadar da sıcak ortamları tercih ederler. Böylelikle vücutlarındaki enerji kaynaklarını en dengeli biçimde kullanmış olurlar.

Dinlenme halindeki kış güvelerinde yapılan enerji metabolizması ölçümleri güvelerdeki bu enerji dengesini açıkça ortaya koymaktadır:

Örneğin 6 gram bitki özsuyu şekeri ile doyurulan bir kış güvesi, -3°C’lik hava sıcaklığında 193 gün boyunca dinlenme halinde kalabilmiştir. Sıcaklık üç derece yükseltildiğinde, yani 0°C olduğunda bu yakıt yalnızca 24 gün dayanmaktadır. 10°C’de ise enerji rezervleri yalnızca 11 gün yeterli olmaktadır.40

Görüldüğü gibi güvelerin yaptıkları tercih yine son derece isabetli ve akılcıdır. Bu, akılda tutulması gereken önemli bir noktadır.

5. Aşama: Kış Güvelerine Özel Isı Yalıtım Sistemi

Bilindiği gibi sıcak olan ortamdan soğuk olana doğru sürekli bir ısı transferi söz konusudur. Bu nedenle kış güvesinin vücut ısısını yükseltmesi, uçuş için tek başına yeterli değildir. Çünkü böceğin yüksek vücut sıcaklığıyla, dışarıdaki düşük hava sıcaklığı arasındaki fark, ısı kaybının hızlanmasına yol açacaktır. Dolayısıyla kış güvesinin uçabilmesi, dahası yaşayabilmesi için ürettiği ısıyı koruyabileceği bir yönteme de ihtiyacı vardır. Güvenin bu ihtiyacı da yine vücudundaki mükemmel tasarım ile çözülmüştür.

Kış Güvesi Isıyı Yalıtabilir mi?

Soğumaya karşı en etkin metod yalıtımdır. Özellikle soğuk iklimlerde binalardaki ısı yalıtımı büyük önem taşır. Binalar dış cephelerinde, camlarında ve çatılarında ısı kaybını en az düzeye indirecek teknolojiler kullanılarak inşa edilir. Benzer şekilde, kış güvelerinde de ısı kaybını azaltan bir yalıtım tertibatı vardır. Bu mükemmel sistem güvelerin gövdelerini kaplayan yoğun  pulumsu bir tabakadır.

Vermont Üniversitesi’nden zooloji profesörü Bernd Heinrich yaptığı deneyler sonucunda, pulumsu örtüsü olmayan güvelerin, olanlara oranla daha hızlı soğuduğunu tespit etmiştir. Prof. Heinrich, bu örtünün ısıyı ne derece tutabildiğini saptamak için de bir deney yapmıştır. Deneyde koruyucu örtü ile kaplı olan ve bu örtüsü dökülmüş olan güveleri, bir rüzgar tünelinde çeşitli rüzgar hızlarına tabi tutmuştur. Bu şekilde güvelerin vücutlarının soğuma hızlarını ölçmüştür. Sonuçta saniyede 7 metrelik bir hava hızında –ki bu kabaca güvenin uçuş sırasındaki hızına eşittir- koruyucu tabakası olmayan güvelerin diğerlerinden 2 kat hızlı bir şekilde soğuduklarını görmüştür.41

Sonuç olarak bu tabaka güveler için önemli bir donanımdır; fakat yine de gereksinimlerini karşılamak için tam olarak yeterli değildir. Zira kış güveleri nem bulunan ortamlarda ancak -2°C’ye kadar yaşayabilmektedirler. Bu, onların standart donma noktasıdır. Ancak daha önce de belirtildiği gibi yaşadıkları bölgede ısı -20°C ve daha altına da düşebilmektedir. Böylesine bir soğukta pulumsu tabakanın koruyucu fonksiyonu elbette yeterli olmamaktadır. Bu durumda güvenin yeni bir sisteme daha ihtiyacı vardır.

Bu bilgilerden yola çıkan bilim adamları kış güvelerinin ısınma sistemlerini daha da detaylı olarak araştırmaya başlamışlardır.

Prof. Bernd Heinrich

Kış güvesinin işitme organı, hava odacıklarının içindedir. Bu odacıklar mükemmel ısı yalıtıcıları olarak işlev görürler. Bu özellikleri nedeniyle odacıkları çift camlı bir pencereye benzetmek mümkündür.

(Yukarda)  Dış ortamla iç ortam arasındaki ısı akışını bu odacıklar engeller; böylece sıcak olan göğüs kısmı ile soğuk olan kuyruk kısmı arasında bir nevi set oluştururlar.

Isı Sistemindeki Kusursuz Tasarıma Bir Delil Daha

Uçuş sırasında hava sıcaklığının sıfırın altında olduğu düşünülürse, kış güvesinin aşması gereken bir problem daha bulunmaktadır. Güve, göğüs bölgesinin sıcaklığını korumak için kanatlarını titreştirecektir. Ancak açığa çıkan ısı bir yandan kaybolacağı için güve bir türlü gereken sıcaklığa ulaşamayacaktır. Bu durumda güve titreşme için bütün enerjisini tüketecek, sonunda da ölecektir. Ancak olması muhtemel bu durumun aksine kış güvesi yaşamını sürdürür; çünkü vücudundaki sistemler her problemin üstesinden gelecek mükemmellikte bir tasarıma sahiptir.

Isının göğüs dışındaki daha soğuk vücut bölgelerine yayılmasını önleyen bu sistem, güvenin göğüs sıcaklığını korumada, ideal bir yalıtım aracı gibi görev yapmaktadır.

Massachusetts, ABD Silahlı Kuvvetleri Çevresel Tıp Araştırmaları Enstitüsü’nde görevli George R. Silver konuyla ilgili bir dizi çalışma yapmıştır.

Silver, kızılaltı kameralarla bu böceklerin çeşitli fotoğraflarını çekmiş ve yaydıkları ısı miktarlarını gözlemlemiştir. Resimler ısınma, uçuş ve uçuş-sonrası soğuma sırasında kış güvelerinin bacaklarının, kanatlarının ve karın bölgelerinin çok az ısındığını ya da hiç ısınmadığını göstermiştir.

George Silver’ın araştırmaları kış güvelerindeki bir başka yaratılış mucizesini gün ışığına çıkarmıştır: Güvelerdeki bu mekanizma, baş ve karın bölgesine ısı akışını geciktiren, aynı zamanda bacaklarla kanatlar gibi uç bölgelere ısı transferini tümüyle engelleyen bir yalıtım sistemidir. Isının göğüs dışındaki daha soğuk vücut bölgelerine yayılmasını önleyen bu tasarım sayesinde güve, kendisi için hayati önemi olan göğüs sıcaklığını muhafaza etmektedir.

Ancak burada önemli bir soru akla gelecektir. Titreşme sonucunda uçuşa geçen bir kış güvesinin karın sıcaklığı ortalama 2°C’lik bir artış gösterir; aynı zamanda göğüs sıcaklığındaki artış ise 35°C’yi bulur.

Peki bu yalıtım sistemi, birbirinden bir ya da iki milimetre uzaklıktaki karın ve göğüs bölgeleri arasındaki 30°C’yi aşan bu sıcaklık farkını nasıl koruyabilmektedir?

Bu sorunun yanıtı da güvenin dolaşım sistemindeki hayranlık uyandıran başka bir tasarımda gizlidir.

Kış Güvelerinin Farklı Vücut Yapıları

Kan, tüm güvelerde tek bir damarda, karından göğüse, buradan da başa doğru akar ve bu sırada ısınır. Dönüşte ise doku içinden süzülür. Bununla birlikte kış güvesinin anatomileri diğerlerinden, örneğin yaz güvelerinden farklıdır. Kış güvesinin soğuk havalarda yaşamasını sağlayan da işte bu tasarım farklılığıdır.

Kış güvesinin kuyruğu boyunca ilerleyen damar, dolaşım sisteminin kalp ve aort kısmını oluşturur. Kuyruğun üst tarafında uzanan bu bölüm, karın bölgesine yaklaşınca 90 derece bükülerek aşağı doğru yönelir. Daha sonra göğüs ile karnın birleştiği yerin altından bu bölgeye giriş yapar. Dolaşım sisteminin buraya kadar olan bölümünde akan kan soğuktur.

Damar karın bölgesine girdiğinde, buradaki kasların kasılmaları kanın ısınmasını sağlar. Artık karından gelen ve göğüse doğru uzanan damarın içindeki kan ısınmıştır. Karın ile göğsün birleştiği tarafta damar yaklaşık olarak V biçimindedir. Bu V’nin sol kolundaki kan soğuk, sağ kolundaki kan ise sıcaktır.

Normal şartlar altında, yukarı çıkan sağ koldaki sıcak kanın ısısının soğuk kanın dolaştığı kuyruk kısmına geçmesi gerekir. Ancak kış güvesi, işitme organı sayesinde ölümüne neden olacak böyle bir durumu asla yaşamaz.

Güvenin işitme organı, damarın V biçimini aldığı kıvrımın tam ortasında yer alır. Bu organ ısı sistemindeki üstün tasarım örneklerinden biridir.

Hayvanın işitme organı, hava odacıklarının içindedir. Bu odacıklar mükemmel ısı yalıtıcıları olarak işlev görürler. Bu özellikleri nedeniyle odacıkları çift camlı bir pencereye benzetmek mümkündür. Dış ortamla iç ortam arasındaki ısı akışını bu odacıklar engeller; böylece sıcak olan göğüs kısmı ile soğuk olan kuyruk kısmı arasında bir nevi set oluştururlar.

Sonuçta kuyruk kısmı, karın bölgesinin ısısını alamaz. Ayrıca kulaktaki hava odacıklarının yanında, sistem ek yalıtım sağlayan hava kesecikleriyle de desteklenmiştir.

Buraya kadar anlattıklarımız güvelerdeki ısıtma sisteminin sadece bir bölümüdür. Ancak bu özellikler bile evrim teorisinin “tesadüf” açıklamalarına çok açık bir darbe indirmektedir. Kusursuz bir mühendislik ile çok detaylı olarak tasarlanmış olan bu sistem son derece komplekstir. Aşama aşama işleyen bu sistemin oluşumu rastgele mutasyonlarla, kendiliğinden oluşum gibi hayali iddialarla açıklanamaz. Bu sistemin çalışması için eksiksiz olarak bütün detaylarıyla birlikte var olması gerekmektedir.

Güvenin işitme organının tam yerinde olması ve bir set oluşturması gerekmektedir ki güvelerdeki ısı yalıtımı tam olarak sağlansın ve gerekli bölgeler ısınsın. Antifriz tam gereken miktarda ve özelliklerde olmalıdır ki güve harekete geçecek vakti kazansın. Güvelerin sinir sistemleri ve kasları aynı anda hareket etmelidir ki güveler titreşen kanatlarıyla ısınabilsinler.

Bütün bunlar rastlantılarla açıklanması kesinlikle mümkün olmayan sistemlerdir. Güvelerdeki bu tasarımlar, Allah’ın canlıları ne denli kusursuz bir yaratılışla yarattığını gösteren sayısız delilden yalnızca bir tanesidir.

Bu delilleri gören insan düşünmeli ve Allah’tan başka İlah olmadığına bir kere daha kanaat getirerek yaşamını Allah’ı hoşnut edecek şekilde sürdürmelidir. Allah’ın gücünün sınırsızlığı ve şanının yüceliği ayetlerde şöyle bildirilmektedir:

Göklerde ve yerde bulunanlar O’nundur; hepsi O’na ‘gönülden boyun eğmiş’ bulunuyorlar. Yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur; bu O’na göre pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce misal O’nundur. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Rum Suresi, 26-27)

Güvedeki “Karşıt Akışlı Isı Değiştiricileri”

Kış güvelerindeki dolaşım sistemini incelemeye devam ettiğimizde daha başka şaşırtıcı yapılar karşımıza çıkar. Bu böceklerde kuyruk ucundan başlayan ve hava keseciğinin hemen altına kadar uzanan damar bölümünde akan kan soğuktur. Damarın hava keseciğinin hemen altında bulunan kısmı V’nin alt ucunu oluşturur. Damar burada özel bir dokunun içinden geçer. Bu dokuda da damardaki gibi bir kan akışı mevcuttur. Ancak damardaki kan soğuk iken, dokudaki kan göğüs kısmından gelen sıcak kandır.

Bu durumda teorik olarak sıcak kandan, soğuk kana doğru ikinci bir ısı transferinin olması beklenebilir. Böyle bir ısı transferinde ise göğüsteki ısı, dolaşım sistemi yoluyla kuyruk kısmına yayılacak ve güve ne kadar titreşirse titreşsin asla uçuş için gerekli ısıya ulaşamayacaktır. Ayrıca hava keseciklerinin ısı yalıtma özelliği de hiçbir işe yaramayacaktır.

Ancak bütün bu olumsuzlukların hiçbiri gerçekleşmez. Çünkü kış güvelerinin yaşamı için gerekli ısı ihtiyaçlarının tümü biyolojik bir mühendislik harikası ile düzenlenmiştir. İşte bu düzenlemeyi sağlayan sisteme “karşıt akışlı ısı değiştiricisi” adı verilir.

Karşıt-akışlı bir ısı değiştiricisinde, birbirine bitişik olan farklı kanallardaki iki sıvı (veya gaz) birbirlerine karşıt yönlerde akarlar. Bir kanaldaki akışkan diğer kanaldakinden daha sıcaksa, ısı, sıcak akışkandan soğuk olana geçer.

Güvede de iki tane ısı değiştiricisi bulunur. Bunlardan ilki “karınsal ısı değiştiricisi”dir. Bu ısı değiştiricisi adından da anlaşılacağı üzere karında, hava keseciğinin hemen altında yer alır. Karınsal ısı değiştiricisinde, damardaki soğuk kan ile dokudaki sıcak kan birbirlerine zıt yönlerde akar.

Soğuk kan karından göğüse doğru akarken, aynı ortamda sıcak kan göğüsten karın bölgesine doğru akar. Bu akış yönü, ısının dokudan damara, oradan da göğüse geçmesine neden olur. Böylece göğüsten salınan ısı, göğüse giren soğuk kana yüklenir. Bu sayede göğüsteki ısının karna geçmesi kesin bir şekilde engellenmiş olur.

Karından çıkan kan damarı ise göğüs bölümüne girer. Burada “göğüs ısı değiştiricisi” adını alan ikinci bir ısı değiştiricisi bulunur. Damar, karnın altından göğüse girer. Hemen sonra göğsün üst tarafına yani sırta doğru tırmanır. Burada keskin bir U dönüşü yaparak yeniden göğsün altına doğru döner. Damarın buradaki şekli, kolları birbirine bitişik “n” harfine benzetilebilir. Damardaki bu kıvrımın olduğu kısım göğüs ısı değiştiricisini oluşturur. Damarın kıvrımını oluşturan kolları birbirine çok yakın olduğundan, iki kol arasındaki ısı farkı minimuma indirilmiştir. Böylelikle kış güvesinin göğüs kısmındaki ısı mükemmel bir biçimde sabitlenmiş olur.

A. Cuculiinid KIş Güvesi
B. Sfenks Güvesi
C. Karin
D. Göğüs
1. Kalp
2. Kulak
3. Göğüs isi Değiştirici (Aort)
4. Hava Kesecikleri
5. Karinsal Isı Değiştirici
6. Aort
7. Soğutma Halkasi
Bir kış güvesi (üstteki resim) ile yaz güvesi (alttaki resim) birbirinden farklıdır. Kış güvesinin yaratılışındaki farklılıklar çok soğuk havalarda bile yaşamasına imkan tanır. Kış güvesinin hava kesecikleri göğüs bölgesini yalıtır ve ısıyı bu bölgede muhafaza eder. Ayrıca böceğin dolaşım sistemi de göğüs ısısını koruyacak bir tasarıma sahiptir. Resimlerdeki siyah oklar kan dolaşımının yönünü göstermektedir. Bütün güvelerde kan, tek bir damar ile karından göğüse oradan da baş kısmına akar. Dönüşte ise, kan doku içinden süzülür. Kış güvesinin dolaşım sistemi karşıt-akışlı bir karın ve bir göğüs ısı değiştiricisi içerir. Karınsal ısı değiştiricisinde kalp ve aort arasında akan kan soğuktur (soğuk kan mavi ile gösterilmiştir). Bitişik dokuda ters yönde akan kan ise daha sıcaktır (sıcak kan kırmızı ile gösterilmiştir). Böylece ısı dokudan damara, oradan da göğüse geçer (kırmızı oklar). Göğüsteki ısı değiştiricisi aorttur.

Kış Güvelerindeki Damar Sistemi

Göğüs ısı değiştiricisinin önemini anlamak için, kış güvesindeki damar sistemini, sıcak ortamlarda yaşayan sfenks güvelerindeki ile kıyaslamak yerinde olacaktır.

Sfenks güveleri kış güvelerine nazaran oldukça büyük gövdelidir ve özellikle tropikal bölgelerde yaşarlar. Bu böceklerde göğüs ısı değiştiricisi yerine “soğutma halkası” adı verilen bir sistem vardır. Sfenks güvesinde, n’ye benzeyen damar kıvrımı yerine R’ye benzeyen bir kıvrım bulunur. Yan sayfadaki şekilden de anlaşılacağı gibi sfenks güvesindeki damar kıvrımının sol tarafı kış güvesininkinden daha uzundur. Bu durum kıvrımın sol kolu ile sağ kolu arasında bir ısı farkının oluşmasına neden olur. Zaten bu nedenle sfenks güvesinin dolaşım sisteminin bu kısmına “soğutma halkası” adı verilmiştir.

Sfenks güveleri ile dev ipek güveleri kış güvelerinden 60 kat daha büyük bir kütleye sahiptir. Bu nedenle çok daha kolay ısındıkları düşünülebilir. Ancak beklenenin aksine bu güveler fazla ısıyı önce kafaya ve karın bölgesine sonra da bu bölgelerden havaya verirler. Diğer bir deyişle, kış güvelerindeki ısıtıcı mekanizmaya karşılık sfenks güvelerinde soğutucu bir sistem vardır. Eğer kış güveleri sfenks güvelerindeki gibi bir dolaşım sistemine sahip olsalar asla yaşayamazlardı. Bu iki güve türü arasındaki bedensel farklılık, Arabistan ve Sibirya koşulları için üretilen klimalardaki mühendislik ve tasarım farklılığına benzetilebilir.

Kış güvelerindekine benzer bir anatomiye sahip diğer bir tür de çadırlı tırtıl güveleridir. Bunların göğüs bölümlerindeki damar kıvrımı da kış güvesinde olduğu gibi “n” biçimindedir; ancak aşağı inen kol yukarı çıkan kola bitişik değildir. Bu ufak fark çadırlı tırtıl güvesinin ısı tutabilme yeteneğini etkiler ve sadece sıcak havalarda uçabilmesine imkan tanır.

Görüldüğü gibi her iki canlının bedeninde de aynı sistem olmasına rağmen küçük bir fark önemli değişikliklere neden olmaktadır. Her iki canlı da yaşadıkları bölgeye en uygun vücut yapılarına sahiptirler. Bu durum evrimcilerin “tesadüfen oluşum iddialarını” çok açık bir şekilde yalanlamaktadır.

Evrimcilere göre tesadüfen oluşan gelişimler ile canlılar bu özelliklerini kazanmışlar ve bir canlı başka bir canlıya dönüşmüştür. Buraya kadar verilen güvelere ait özelliklerden tek bir tanesi bile bu iddianın ne derece akıl ve mantık dışı olduğunun anlaşılması için yeterlidir.

Hiçbir tesadüf bir güvenin damar kıvrımlarının nasıl bir şekle sahip olacağını belirleyemez. Üstelik bu tesadüf şimdiye kadar var olan bütün kış güvelerinde aynı şekilde var olmalıdır. Bu da konunun evrimcilerin iddialarının geçersizliğini ortaya koyan başka bir yönüdür.

Karşılaştığı problemleri analiz eden, bunlara çözümler üreten, geliştirdiği sistemlere göre kendi anatomisini düzenleyen, güvenin kendisi de olamaz. Üstelik buraya kadar verilen bilgilerde de görüldüğü gibi, güvelerdeki tasarımda muhtemel bütün olasılıklar düşünülerek bir sistem oluşturulmuştur.

Hiç kuşkusuz, tüm canlıları olduğu gibi güveyi de yaratan ve ihtiyacı olan sistemleri ona veren, alemlerin Rabbi olan Allah’tır.

Allah bir böceğin bedeninde yarattığı benzersiz tasarımlarla sanatının sınırsızlığını bize tanıtmaktadır. Allah, Kaf Suresi’ndeki ayetlerde yarattıkları üzerinde düşünülmesini şöyle emretmektedir:

Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiç bir çatlağı yok. Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda ‘göz alıcı ve iç açıcı’ her çiftten (nice bitkiler) bitirdik. (Bunlar,) ‘İçten Allah’a yönelen’ her kul için ‘hikmetle bakan bir iç göz’ ve bir zikirdir. (Kaf Suresi, 6-8)

Unutmayın ki düşünmek, her insanın kendisine fayda getirir. Bu gibi örnekler üzerinde düşünen insan Allah’ın yüceliğini ve sınırsız gücünü daha iyi kavrar.

editor