Yılanlardaki Isı Algılayıcı Sistem

Yılanlardaki Isı Algılayıcı Sistem

Çıngıraklı yılanın başının ön kısmındaki yüz çukurlarında ısı algılayıcıları vardır. Yılan bunları kullanarak çevresindeki canlıların vücut sıcaklıklarının neden olduğu kızıl ötesi ışınlarını saptar. Bu saptama, ortam sıcaklığındaki 1/300’lük bir derece artışını saniyenin binde 35’i kadar kısa bir sürede tespit edebilecek kadar hassastır. Hatta bu hassasiyet o kadar fazladır ki yılan, kendisinden uzaklaşmış olan avının ayak izlerinden yayılan ısıyı tespit ederek de avını takip edebilir.

Yılanın bu hassas ısı algılama duyusu sadece av bulmaya yaramaz. Yılan soğukkanlı bir hayvandır. Yaşadığı ortam ancak 30 derecenin üzerinde olduğunda normal yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilir. Bu nedenle ısı algılayıcıları, kışları geçirecekleri sıcak bir mağara veya ağaç kovuğu bulmalarında yılanların en büyük yardımcılarıdır. 14 yılan türünden sadece ikisinde ısı algılayıcılar vardır. Bu iki türün sahip olduğu algılayıcılar arasında da yapısal olarak farklılıklar vardır. Örneğin engerek yılanlarındaki algılayıcılar başının ön tarafında, gözlerinin aşağısındaki açıklıkları ileri doğru bakacak şekildedir.

Çukurlar birkaç milimetre çapında ve 5 mm. kadar derinliktedir. Çukurun içi bir zar aracılığı ile ikiye ayrılır. Böylece iç ve dış odacık olarak adlandırılan bölümler oluşur. Yılanın kafasında, zarın içine doğru sonlanan ve “trigeminal” olarak adlandırılan iki sinir kolu vardır. Avın bedeninden yayılan ısı, elektrik sinyallerine çevrilir. Trigeminal sinirin görevi ise bu sinyalleri beyne göndermektir. Beynin ısı sinyallerini algılayan kısmı ise “terminus”tur.29

Sinir kolu bu bölgeye yaklaştıkça üzerindeki özel kaplama malzemelerini kaybetmeye başlar. En sonunda geniş ve yayvan bir yapı halini alır. Bu yapının uçlarında mitokondri denen küçük hücresel yapılar mevcuttur. Isı uyarısı bunlara uğradıklarında yapısal olarak değişime uğrar. İşte avın algılanması da bu değişim sayesinde gerçekleşmektedir. Bugün bu algılama sisteminin nasıl çalıştığı tam olarak bilinmemektedir. Bilim adamlarının bu konudaki ortak kanısı algılamanın tamamen özel yapıdaki kompleks bir süreç sonunda gerçekleştiğidir.

Isı Algılayıcı Sistemdeki Özel Kontrolün Önemi

Yılanın ısı algılayıcı sistemi, kendi vücut ısısından bağımsız olarak çalışır. Sistem; uyarı başlar başlamaz çalışmakta, sonrasında tepki vermemektedir.30 Sadece bu özellik bile yılanlardaki bu sistemin, özel olarak tasarlanmış bir planlamanın ürünü olduğunu göstermesi bakımından yeterlidir. Eğer ısı algılayıcıları, hayvanın kendi vücudundan yayılan ısıyı da dikkate alsaydı sistem sürekli olarak sinyal verecekti. Bu sinyaller yılanın çevredeki ısı kaynaklarından aldığı sinyalleri perdeleyecek ve sistemi felç edecekti.

Görüldüğü gibi bu durum yılanları bu mükemmel sistemleri ile birlikte Allah’ın yarattığını göstermektedir.

Yılanlara özel olan bu algılayıcı sistemdeki her detay eksiksizdir. Bütün aşamalar en ince detayına kadar kusursuz olarak yaratılmıştır.

Tesadüflerin böyle çok aşamalı düşünülmüş bir sistemi ortaya çıkaramayacağı çok açıktır. Allah’tan başka hiçbir gücün böyle mükemmel sistemler var etmesi, üstelik bunun o canlının bütün türdeşlerinde olmasını sağlaması kesinlikle mümkün değildir. Bu açık gerçeği yılanlardaki diğer sistemlerden bazı örnekleri inceleyerek bir kez daha görelim.

1. Serabellum
2. Optik Merkez
3. Beyin
4. Trigeminal Sinir
5. Zar
6. Dış Oda
7. İç Oda
Yandaki resimlerde boa yılanındaki ısı algılayıcılarının anatomisi gösterilmiştir. Alt ve üst çenedeki pulların arkasında detaylı bir sinir ağı vardır. Bunlar ikiye ayrılan bir sistem oluştururlar. Sistem kızıl ötesi bir uyarıcı ile karşılaştığında trigeminal sinir beyne sinyal taşır. Yılan küçük bir kızıl ötesi radyasyon algıladıktan 35 milisaniye sonra beyinde bir tepki kaydedilir.

Yılanlardaki Avlanma Mekanizmaları

Yılan, koku alma organı olan çatal dilinin yardımıyla, koyu karanlıkta yarım metre ilerisinde yere çömelmiş hareketsiz bir canlının durduğunu anlayabilir. Gece karanlığı olmasına karşın, ısı algılayıcı sistem sayesinde avının yerini hatasız tespit eder. Yılan avına önce sessizce sokulur, saldırı mesafesine girer, ardından boynunu yay gibi gerer ve avının üzerine büyük bir hızla atılır. Bu sırada 180 derece açılabilen güçlü çenesindeki dişlerini avına geçirmiştir bile. Tüm bunlar, bir otomobilin yarım saniye içinde sıfırdan 90 km/saat hıza erişmesi ile eşdeğer bir süratte olup biter.

Yılanın, avını etkisiz hale getirmek için kullandığı en büyük silahı ise ‘zehir dişleri’dir. Bu dişlerin uzunluğu 4 cm. kadardır. Dişlerin içi oyuktur ve zehir bezlerine bağlıdır. Bez kasları, yılan ısırdığı anda büzülür ve zehri önce diş kanalına, oradan da avın cilt altına basınçla püskürtürler. Yılanın zehri, ya avın merkezi sinir sistemini felce uğratır ya da kanını pıhtılaştırarak ölümüne neden olur.

Yılanlar Isı Saçan Cismin Gerçek Bir Av Olup Olmadığını Nasıl Anlar?

Yapılan bir deneyde yılanın, ısı algılayıcısının ve çatal dilinin ortak çalışması sayesinde ısı kaynağının gerçek bir av olup olmadığını tespit edebildiği anlaşılmıştır. Karanlık ortamda yılanın önüne sıcak bir kum torbası ve ölü bir hayvan bırakılmıştır. Yılan ilk başta torbaya hemen hamle yapmakta ancak yemeye çalışmamaktadır. Hayvandan bir ısı yayılmamasına karşın ona rastlayınca diliyle yoklamış ve ardından da yemeye başlamıştır. Eğer böyle olmasaydı yılan her ısı kaynağına saldıracak ve sokarak boş yere uğraşmış olacaktı. Ancak iki duyu sisteminin birbirini destekleyecek özelliklerde yaratılması sayesinde böyle bir durum ortadan kaldırılmıştır.

Bir canlının gece görüş sistemine, hatasız yer tespit özelliğine ve başka bir hayvanı zehirleyerek öldürmek için gerekli olan donanıma sahip olması şaşırtıcı ve mükemmel bir özelliktir.

Allah’ın apaçık varlığını inkar etmekte diretenler, yılanın nasıl böylesine üstün bir yeteneğe sahip olduğunu elbette açıklayamazlar. Çünkü yılanın ağzında yer alan zehir sistemi, son derece kompleks ve özel planlanmış bir sistemdir. Bu sistemin işlemesi için öncelikle hayvanın içleri oyuk özel “zehir dişleri”nin, sonra bu dişlere bağlı zehir bezlerinin, en sonunda da bu bezlerin içinde düşmanlarını anında felç edecek kadar güçlü bir zehirin oluşması gerekmektedir.

Ayrıca hayvan avını soktuğu anda bu sistemi çalıştıracak bir refleksin ortaya çıkması da şarttır. Bu çok parçalı sistemin tek bir parçası dahi olmasa, sistem çalışmayacaktır. Bu da yılanın avlamak için seçtiği hayvanlara yem olmasıyla bile sonuçlanabilecek bir durumdur.

Bütün bunların yanı sıra zehirin yılana hiçbir zarar vermiyor olması da başlı başına incelenmesi gereken bir detaydır. Yılanın vücudunda hem zehir hem de zehiri saklayacak bir sistem vardır. Zehirin saklandığı bezlerin koruyucu özellikte olması şarttır, aksi takdirde zehir yılanın vücuduna yayılacak ve yılanın ölümüne neden olacaktır. Görüldüğü gibi zehir sistemi bir bütün olarak var olmak zorundadır. Böyle bir sistemin hayali bir evrim süreci içinde aşama aşama oluşamayacağı ortadadır.

Zehir sistemi üzerinde düşünmek evrimcilerin “tesadüfen oluşum” iddialarının gülünçlüğünü ortaya çıkarmak için yeterlidir. Evrimcilerin iddiaları hayali varsayımlardan ibarettir. Isı algılayıcılarının ya da zehir dişlerinin daha önce yokken bir gün birdenbire ortaya çıkamayacağı açıktır. Bunun için önce dişlerin, sonra dişin içindeki boşlukların oluşması gerekir. Daha sonra vücudun diğer canlıların nasıl bir zehirden etkileneceklerini öğrenmesi, daha sonra bu formülde bir zehiri kendi vücudunda üretmesi gerekir ki, bu saydıklarımız gerçekleşmesi gereken aşamaların çok kabaca tanımlanmasından ibarettir.  Buraya kadar verilen örneklerde de görüldüğü gibi yılanların vücut sistemlerindeki herşey kompleks ve birbirleriyle ilişkilidir. Herşey en ince ayrıntısına kadar kusursuz detaylara sahiptir. Bu ise çok açık bir şekilde yaratılışı kanıtlar. Yılanları, kokuları algılamadaki mükemmel yetenekleriyle, zehir sistemleriyle ve diğer tüm özellikleriyle birlikte yaratan üstün güç sahibi olan Allah’tır. Bütün bu apaçık delillere rağmen Kendisine iman etmemekte direnenleri Allah Kuran’da zalim olarak nitelendirmekte ve şöyle buyurmaktadır:

Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar. (Kehf Suresi, 57)

1. Çıngıraklı yılan avına, son model bir spor araba ile kıyaslanabilecek  kadar  ani bir hızla saldırabilir.

2. Yılanın kafasının önündeki ısı algılayıcıları bir termal kamera gibi çalışır. Hayvan bu algılayıcılar sayesinde gece karanlığında bile çevresini görebilir.

3. Yılan, bir damlası onlarca hayvanı öldürmeye yetecek kadar güçlü bir zehire sahiptir. Bu zehirin sentezlendiği bezler, modern bir laboratuvardan daha üstün teknikler kullanarak çalışmaktadır.

4. Kuyruğun ucundaki çıngırak düşmanları uyaran bir alarm sistemi gibi iş görür.

5. Zehirin düşmana zerk edilmesi için kullanılan dişlerde özel bir enjektör sistemi  vardır.

editor