Erkek Üreme Sistemindeki Hormonlar

Erkek Üreme Sistemindeki Hormonlar

Erkek üreme sisteminde de hormonlar başrolü oynar. Doğumdan yaklaşık 10 yıl sonra, gelişme çağının başlamasıyla birlikte erkek hormonları tam olarak devreye girer. Bu hormonların devreye girmesi, yine vücutta kurulu bir emir komuta zincirinin harekete geçmesiyle gerçekleşir. Bu emir komuta zincirinin en üst düzey yöneticisi hipotalamustur.

hipotalamus

Şekil 68
Doğumdan sonraki yıllarda hipotalamus her 3-4 saatte bir LHRH isimli bir hormon salgılar.

Şekil 69
Ancak bu hormonun salgılanma miktarı oldukça azdır. Yaklaşık on yıl sonra hipotalamus erkek bedeninin şekillenmesi için doğru zamanın geldiğini adeta anlar ve LHRH hormonunu daha kısa aralıklarla salgılamaya başlar.

hipotalamus

Hipotalamus doğumdan sonraki yıllarda her 3-4 saatte bir LHRH isimli bir hormon salgılar. Ancak bu hormonun salgılanma miktarı oldukça azdır. Yaklaşık on yıl sonra hipotalamus erkek bedeninin şekillenmesi için doğru zamanın geldiğini adeta anlar ve LHRH hormonunu daha kısa aralıklarla salgılamaya başlar.14 (şekil 68, 69) Bu küçük moleküller, nasıl olup da yıllarca bekledikten sonra, bir anda daha çok hormon salgılama kararı almaktadırlar. Sanki önceden kurulu bir sistem vardır ve bu sistem 10 yıl sonra çalışmaya başlamaktadır. Bu sistemi kuran, aktifleşeceği vakti önceden belirleyen, aksamadan çalışmasını sağlayan ve diğer tüm işlemleri ilham eden alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’tır.

Doğru zaman geldiğinde daha sık salgılanmaya başlayan LHRH hormonu emir-komuta zincirinin ikinci halkası olan hipofiz bezine ulaşır. Hipofiz bezi bu emri alır almaz LH isimli başka bir hormon salgılar. Bu hormon da erkek eşey bezlerine, yani testislere üretime başlama emrini verir.

Bütün bu işlemlerin başlaması niçin yıllar sürmektedir ve bu mekanizmanın çalışma zamanı nasıl belirlenmektedir? İşte bu soruların cevapları bilim dünyası için halen bir sırdır. Ne var ki henüz sırları çözülemeyen bu sistem, insanların bedeninde, Yüce Rabbimiz’in ilk yarattığından beri çalışmaktadır.

LH hormonu kan yoluyla testislere ulaşınca burada bulunan hücreler testosteron isimli hormonu üretmeye başlarlar. Testosteron üreten hücreler adeta ait oldukları bedenin, çocukluktan erkek görünümüne geçme zamanı geldiğini bilmektedirler. Çünkü ürettikleri testosteronun kimyasal formülü, gelişmekte olan bir çocuğu yetişkin bir erkek yapacaktır.(şekil 70, 71)

Şüphesiz bütün bunları şuursuz bir molekülün yapıyor olması oldukça hayranlık uyandırıcıdır. Bu molekül adeta, bir erkek bedeninin özelliklerini bilmekte ve trilyonlarca hücreyi bir erkek bedeni oluşturmaları için yönetmektedir.

hipotalamus

Şekil 70, 71
Testosteron hormonu sayesinde erkeğin bedeni şekillenir. Örneğin testosteron molekülleri kıl kökü hücrelerine etki eder, sakal ve bıyık çıkmasına neden olur, alındaki saç çizgisini daha geri çeker, ses tellerine etki eder, erkek bedenine dişi yumurtasını dölleyebilme özelliğini kazandırır.

Testosteron hormonunun yaratılışındaki plan bunlarla sınırlı değildir. Bu hormonun etki mekanizmasında da açık bir yaratılış mucizesi görülür. Testosteron yukarıda sıraladığımız etkileri gerçekleştirmek için hedef dokuya (erkek genital organları) ulaşınca hücrelerin içine girer. Hücrenin içinde yine özel olarak testosteron için yaratılmış bir enzimle birleşir ve böylece testosteron çok daha etkili bir hale getirilir.

Tasarım ve planlama halen bitmemiştir. Bu yeni oluşan hormon da yine kendisi için özel olarak tasarlanmış bulunan özel bir alıcıyla birleşir. Ortaya çıkan moleküler kombinasyon hücrenin DNA’sına bağlanır ve DNA’dan alınan bilgiler doğrultusunda yeni bir protein sentezi ortaya çıkarır. Bu olay erkek ve kadın bedeni arasındaki farkın belirmesini ve cinsel fonksiyonların devamını sağlar.

Ortada o kadar kusursuz yaratılmış bir sistem vardır ki, testosteron-enzim-alıcı üçlüsünden oluşan mekanizma, DNA’daki milyarlarca bilgi içinden, kendileri için yazılı bölgeyi bulur ve buradaki bilgiler doğrultusunda üretim yapılmasını sağlar. Örneğin sakal çıkması için sakal kökü hücrelerinin DNA’larında hangi bölgeye etki etmeleri gerektiğini bilirler. Sesin kalınlaşması için ses telleri hücrelerinin DNA’larında hangi bölgeye etki etmeleri gerekiyorsa o bölgeye etki ederler.

Burada verilen bilgi son derece önemlidir. Testosteron (C19H28O2), karbon, hidrojen ve oksijen atomlarının farklı sayılarda birleşmesinden meydana gelmiş bir moleküldür. Bu cansız, şuursuz varlık, DNA’da kendi işine yarayacak bilginin bulunduğunu nereden bilebilir? Daha da önemlisi, 3 milyar harften oluşan, binlerce ciltlik ansiklopediyi dolduracak kadar çok bilginin içinden, kendi aradığı birkaç harfi nasıl şaşırmadan ve büyük bir hızla bulabilmektedir? Bu elbette ki Kendisinden başka İlah olmayan Yüce Allah’ın ilhamı ile gerçekleşmektedir.(şekil 72)

hipotalamus

Şekil 72
Testosteron hormonu, 3 milyar harften oluşan, binlerce ciltlik ansiklopediyi dolduracak kadar çok bilginin içinden, kendi aradığı birkaç harfi hiç şaşırmadan bulabilmektedir. Bu Allah’ın yaratışındaki sayısız mucizeden biridir.

Bugün, İnsan Genomu Projesi dahilinde, 10 yıldır çalışan yüzlerce bilim adamı, dünyanın en gelişmiş teknolojisini kullanarak, sadece DNA’yı okumayı başarabilmişlerdir. Ancak, DNA’nın hangi bölgesinin insan bedeninin hangi organı, proteini veya hormonu ile ilgili olduğunu henüz bilmemektedirler. Ancak, C18H24O2 formülüne sahip östrojen ve C19H28O2 formülüne sahip testosteron hormonları, bunu çok iyi bilmekte, milyonlarca yıldır, milyarlarca insan bedeninde şaşmadan bildiklerini uygulamaktadır.

Şüphesiz yalnızca bu sistem dahi gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri yaratan Yüce Allah’ın sanatının gözler önüne serildiği bir yaratılış harikasıdır.

editor