Yıldızlara Dair İlginç Bilgiler

Yıldızlara Dair İlginç Bilgiler

Yüce Allah, insanın yaşadığı her an hoşnut olabilmesi, her an Allah’a şükredici bir tavır göstermesi, Zatı’nın Yüceliğini takdir etmesi ve O’na kalpten teslim olması için pek çok olayı hikmetle yaratır. Yıldızlar da Yüce Rabbimiz’in hikmetle yarattığı iman hakikatlerindendir.

www.Allahinvarlikdelilleri.imanisiteler.com

Şarkı Söyleyen Yıldızlar

Sarah Brightman, Luciano Pavarotti, Andrea Bocelli her biri çok güçlü bir sese sahip ünlü sanatçılar… Ancak uzayda onlardan çok daha güçlü sese sahip olan varlıklar vardır. Güneşimiz de dahil olmak üzere, bilim adamları yıldızların şarkı söylediklerini keşfettiler.

Dr. John Pasley’in yönettiği, York Üniversitesi’nin Fizik bölümündeki bir araştırma ekibi, deneylerle yıldızların ses ürettiğini açıkladılar. Bu buluş aslında Mısırlılara kadar uzanan bir fizik kuralına dayanır. “Akışkanlar dinamiği” olarak bilinen bu bilim dalı, aerodinamik ve hidrodinamik olmak üzere iki dala ayrılır ve akmakta olan gaz ve sıvıların hareketlerini inceler. Hidrodinamik, yani sıvıların akışkanlığı aslında günümüzde suyun borulardan akmasından, kanın damarlarda akmasına kadar çok farklı alanlarda kullanılır.

Yıldızlar Nasıl Şarkı Söyler?

 

Yıldızların söyledikleri şarkı, bir çalışma sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, yıldızların yüzeyine benzeyen bir plazma yapı üzerine çok şiddetli bir lazer yansıtılmıştır. İkisi arasındaki etkileşimi inceleyen ekip ilginç bir şey fark etmiştir. Lazer plazmaya çarptıktan sonra, saniyenin trilyonda birinde plazmanın yüksek yoğunluklu alandan düşük yoğunluklu alana doğru aktığı gözlemlenmiştir. Bu durum plazmanın trafik sıkışıklığı gibi bir ortam oluşturmasına neden olmuş ve plazma düşük ve yüksek yoğunluklar arasında bir yığın meydana getirmiştir. Seri şekilde bu tip titreşimler oluştuğunda ise ses dalgaları oluşur.

Uzayda hava olmadığı ve ses uzayın vakumlu yapısında seyahat edemediği için şimdilik yıldızların şarkısı duyulmaz. Ancak detaylı incelemelerde görüldüğü kadarıyla yıldızların çıkardıkları sesler aslında duyulmayacak gibi değildir.

Yıldızların yüzeyinde ya da etraflarındaki plazmada bulunan yapıların bir noktadan diğerine akması bu sesleri oluşturur. Ayrıca, deneylerde oluşan seslerin trilyon hertz’e yakın olduğu ve deneyde kullanılan materyallerin ulaşabildiği son titreşim hızına ulaştıkları kaydedilmiştir. Bu ses frekansı memeli canlıların duyabileceği ses sınırından 6 milyon kat yüksektir ve bu kadar yüksek frekanstaki bir sesi ne yarasalar, ne de yunuslar duyabilir.

Bilim adamları sıvıların hareketlerinden ses dalgaları oluşturabilmek için sayısal bir model oluşturdular. Ve oluşan ses dalgalarını gözlemleyebilmek için de polislerin hız radarlarına benzeyen bir yöntem geliştirdiler. Bu yöntem lazerin çarptığı noktada akışanın saniyenin trilyonda birindeki hareketini ölçmelerine imkan sağlar. Evrende bu tip bir efektin oluştuğu bilinen yer, yıldızların yüzeyleridir. Ancak yıldızları da, yıldızların şarkılarını da yaratan bilim adamlarının isimlendiremedikleri o güç gerçekte Alemlerin Rabbi Yüce Allah’tır. Yüce Allah yıldızları ve tüm gökcisimlerini yaratanın Zatı olduğunu Kuran’da şöyle bildirir:

Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O’nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. (Araf Suresi, 54)

www.Kurandaevrimyok.com

Yıldızların Yaşamı Bir Hesaba Göredir

Bir yıldız, doğduğunda hidrojenden oluşan sıcak bir gaz topudur ve merkezindeki reaksiyonlar hidrojeni helyuma dönüştürdüğü için parlamaktadır. Bu safhaya kadar bütün yeni doğmuş yıldızlarda durum aynıdır. Toz ve gazdan oluşan başlangıçtaki yıldız bulutu kütle çekim kuvvetinin etkisiyle çöker ve yıldızı biçimlendirir. Kütle çekim kuvveti, hidrojeni, tepkimeler için gerekli olan basınçta ve sıcaklıkta tutar. Bir yıldızın denge durumunda (sıcaklık, basınç ve enerjinin gereken oranda olması) kalabilmesi için, kütle çekiminin oluşturduğu kuvvetin bir şekilde, karşı bir kuvvetle dengelenmesi gerekmektedir. Dışarı doğru olan kuvvetleri oluşturan basınç, içeriye doğru olan kütle çekiminin oluşturduğu basınçtan daha az olmamalıdır ki, yıldızın çökmesine engel olsun. Bu duruma, “hidrostatik denge” adı verilmektedir.

Peki, yıldız bulutunu tepkimeler için gerekli olan basınç ve sıcaklıkta tutan, bunun için ‘hidrostatik denge’yi yaratan kimdir? Hiç şüphesiz bu hassas dengeyi yaratan ve her an kudreti altında tutan, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’tır. Bir Kur’an ayetinde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi’nden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır.” (Fatır Suresi, 41)

Bir yıldızı diğerinden ayıran ana faktör, yıldızın kütlesidir. Yani ihtiva ettiği madde miktarıdır. Bir yıldızın kütlesi, doğumunda sabittir ve bu, hem yıldızın ömrünü, hem de akıbetini belirler yani yaşamını nasıl sonlandıracağı hakkında fikir verir. Büyük kütleli yıldızlar küçük kütleli yıldızlara kıyasla daha hızlı yani daha az yaşarlar. Aşağıda yıldızların kütleleri ve bu kütlelere karşı gelen yaşam süreleri belirtilmiştir:

Yıldızın Kütlesi Yıldızın Yaşam Süresi (yıl)
1 Güneş kütlesi kadar

~1010

5 Güneş kütlesi kadar

~108

10 Güneş kütlesi kadar

~107

Güneş’in Kütlesi 2 Milyar Kere Milyar Tondur

Nükleer reaksiyonlar ağır kütleli yıldızlarda çok daha hızlı meydana gelir; çünkü merkezleri daha sıcak ve daha yoğundur. Bu yüzden ağır kütleli yıldızlar sıcak yüzeyleri ile daha parlak yıldızlardır. Bu yıldızları sıralayacak olursak;

1) Güneş’ten çok daha sönük ve 3000 ˚C yüzey sıcaklığına sahip hafif kütleli yıldızlar.

2) 6000 ˚C yüzey sıcaklığına sahip Güneş tipi yıldızlar.

3) Güneş’ten daha fazla yüzey sıcaklığına sahip 100 000 Güneş kütlesi kadar, çok daha parlak olan ağır kütleli yıldızlar.

Güneş 1. gruptaki gibi hafif kütleli bir yıldız olsaydı, düşük yüzey sıcaklığı sebebiyle Dünyamızı ısıtamayacak ve yaşam olmayacaktı. Daha sönük olduğu içinse, gündüzler belki de hiç olmayacaktı. 3. gruptaki gibi daha ağır kütleli bir yıldız olsaydı, çok yüksek yüzey sıcaklığı nedeniyle Dünya kavrulacak ve yine yaşam mümkün olmayacaktı. Yoğun parlaklığından dolayı da Dünya’da gece olmayacaktı. Güneş’in, yaşamın mümkün olması için gereken kütle, parlaklık ve sıcaklıkta ayarlanıp, yaratılmış olması çok büyük bir mucizedir. Âlemlerin Yaratıcısı olan Yüce Rabbimiz bir Kuran ayetinde şöyle buyurmaktadır:

“Güneş ve Ay (belli) bir hesap iledir.” (Rahman Suresi, 5)

Yıldızlara baktığımızda, Güneş’in %5’i kadar kütleden başlayıp 100 000 Güneş kütlesine kadar değişen kütleler görmekteyiz. Daha küçük kütlelere sahip yıldızlar yoktur. Çünkü bu kütlelerde, yıldızın çekirdeği nükleer tepkimeleri başlatacak kadar ısınamaz. Kütlesi çok büyük olan bir yıldız ise o kadar ısınır ki, merkezindeki ışımanın meydana getirdiği basınç yıldızı patlatır.

Görüldüğü gibi yıldızlar oluşumu sırasında yaydıkları muazzam enerji, oluşumları için geçen süre, büyüklükleri, renkleri, ısıları, sesleri ve birbirinden farklı çeşitleriyle makro dünyada Allah’ın yaratmasındaki üstün akıl, sanat ve kudreti bir kez daha gösterir. Yıldız örneğinde olduğu gibi Allah’ın bu örneksiz sanatındaki sırları anlayabilmek için karşımızdaki bütün bu eserlerde O’nun gücünü görmek ve takdir etmek gerekmektedir. Bu önemli sorumluluk Kuran’da şöyle bildirilmektedir:

De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın, sonra Allah ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Ankebut Suresi, 20)

www.yaratilisdelilleri.com

 

Kütle Çekim Kuvvetindeki Hassas Ayar

Bir yıldızın parçalarını bir arada tutan kuvvet, kütle çekim kuvvetidir. Kütle çekim kuvveti olmasaydı ne yıldızlar, ne de gezegenler oluşabilirdi. Yıldızları ve gezegenleri oluşturan maddeleri bir arada tutan, bu çok hassas ayarlanmış çekim gücü sayesinde bizim gezegenimiz Dünya ve yaşam kaynağımız olan Güneş oluşmuştur. Peki, nasıl olur da yıldız parçaları olan atomlar, yıldızı oluşturabilmek için birbirlerine çekim gücü uygulamaları gerektiğini bilir? Şuursuz atomların bu hassas ayarı yapamayacakları çok açıktır. Yüce Allah üstün akıl ve kudreti ile yıldızı oluşturan atomları bir arada tutan kütle çekim kuvvetini yaratmıştır ve her an yaratmaktadır.

Kütle çekim kuvveti yıldızı çökmeye zorlar. Yıldızlar, genellikle durağan bir yapıya sahip oldukları için kütle çekimine karşı koyacak ve çökmeyi durduracak, içeriden dışarı doğru itecek bir basınç kaynağına ihtiyaç vardır. Bir yıldızı oluşturacak gaz bulutu çökmeye başladıkça, basıncının artmasıyla birlikte, sıcaklığı da artar. Gaz bulutu belirli bir sıcaklığa ulaştığında, merkezindeki sıcaklık, yeterli basıncı oluşturarak çökmeyi durdurabilir. Ancak, sıcak gazın oluşturduğu bu yıldız, enerjinin korunumu ilkesine göre, yaydığı ışınımdan dolayı enerji kaybedecektir ve bu nedenle zamanla soğuyacaktır. Çökmeyi durduran basınç kaynağını kaybeden yıldız ise çökmeye başlayacaktır. Ve yıldız “kırmızı dev” evresine geçecektir.

ilmi

editor