Mükemmel Bir Lemur: Ida

Mükemmel Bir Lemur: Ida

Doğabilimci David Attenborough, 2009 yılında “evrimin kayıp halkasının artık kayıp olmadığı” iddiasıyla ortaya çıktı ve Almanya’da bulunan 47 milyon yıllık bir lemur fosilini insanın hayali atası olarak duyurdu.

%95’i korunmuş ve iç organları bile fosilleşmiş olan bu canlı, aslında mükemmel bir canlı idi. Yapısında tek bir tane bile yarı gelişmiş, eksik veya işlevsiz yapı yer almamaktaydı. Dolayısıyla bir ara form olarak kabul edilmesi imkansızdı. Fakat buna rağmen evrimci medya, bu fosili sahiplendi. Science Daily fosil için “olağandışı” açıklamasını yapıyordu. Sky News ise daha da ileri giderek fosili “dünyanın sekizinci harikası” ilan etmişti. Darwinist David Attenborough, “bu canlı bize diğer memelilerle olan bağlantımızı gösterecek” diyor ve ardından, “kayıp olduğu söylenen halka, artık kayıp değil” açıklamasını yapıyordu. Attenborough’un yanıldığı nokta ise, mükemmel bir lemur fosilini insanın hayali atası zannetmesiydi.

Darwinistlerin fosil üzerinde spekülasyonlarına sebep olan şey, fosil üzerinde bulmadıklarıydı! Ida ismi verilen fosil bir lemura aitti, fakat günümüz lemurlarından biraz daha farklı diş ve pençe yapısına sahipti. Dolayısıyla geçmişte yaşamış ve soyu tükenmiş bir lemur türünü temsil ediyordu. Evrimciler söz konusu fosil ile ilgili gerçeklerin ortaya çıkmasından korktukları için işte şu gerçeklere değinmemişlerdi:

1. Fosilin %95’i tamdır. Dolayısıyla canlının, iç organları dahil, tüm detaylarını inceleyebilmek mümkün olmuştur. Canlı, türlere has değişkenlik gösteren birkaç detay dışında tüm özellikleriyle mükemmel bir lemur türüdür.

Mükemmel şekilde korunmuş bir fosil olan Ida, tüm özellikleriyle tartışmasız şekilde bir lemura aittir.

 

2. Darwinist yayınlar, Ida’nın bükülebilen baş parmağının olduğunu ve bu özelliğin diğer memelilerden farklı ama insan ile aynı olduğunu iddia etmişlerdir. Oysa bugün yaşayan lemurların da başparmakları bu şekildedir.

3. Aynı şekilde Darwinistler Ida’nın tırnaklarının olmasını da iddialarına delil olarak göstermeye çalışmaktadırlar. Oysa diğer primatların da tırnakları bulunmaktadır.

4. Darwinistler Ida’nın ayak bileği kemiğinin “insanınki ile aynı olduğunu” iddia etmişlerdir. Oysa canlının ayak yapısı insanınkinden tümüyle farklıdır. Ayaklardaki tek bir kemiğin benzetilerek diğer farklılıkların ihmal edilmesi, evrimci propagandanın en bilindik yöntemidir.

5. Darwinistler günümüz lemurlarının aksine, fosilin çenesinin ön kısmında sık dişlerin bulunmadığını ve ayrıca tımar pençesinin olmadığını belirtmiş ve bunu iddialarına delil olarak göstermeye çalışmışlardır. Oysa canlının dişleri, maymun dişleri ile benzerlik göstermektedir. Tımar pençesinin olmaması ise türe has bir özelliktir. Bazı özelliklerin, türlere has varyasyonlar barındıran soyu tükenmiş bir lemurda bulunmaması, bu canlının evrimleştiğinin delili değildir; “insanın hayali atası olduğunun” ise hiçbir şekilde delili değildir. Canlının dişleri de parmakları da mükemmeldir. Canlı, evrimleşmekte olan, yarı gelişmiş, eksik veya anormal tek bir özellik bile sergilememektedir.

6. Fosil aslında 1983 yılında bulunmuştur. Bu büyük sansasyonun yapılması için ise tam 26 yıl beklenmiştir. Bu uzun bekleyişin sebebi, muhtemelen evrimcilerin en ihtiyaç duydukları anda, tamamen çökmüş ve yıkılmış oldukları anda, fosilin spekülasyon malzemesi olarak kullanılacak olmasıdır. Fosil, herhangi bir lemur fosili olarak niteliğini korurken, birdenbire, Darwinistlerin en büyük hayali buluşu haline getirilmiştir.

Chris Beard’ın (2) New Scientist dergisindeki “Why Ida Fossil is Not The Missing Link?” (Ida Fosili Neden Kayıp Halka Değil?) başlıklı makalesi

 

Evrimci bilim adamlarının bazıları bile, bu yaygarayı garipsediler. Nature dergisinin baş editörü Henry Gee, “kayıp halka” teriminin bu canlı için kullanılmasının yanıltıcı olacağını açık bir dille ifade etmişti. Johns Hopkins Üniversitesi Carnegie Doğa Tarihi Müzesi paleontologlarından Chris Beard, “bu fosilin, BİZE İNANDIRMAK İSTEDİKLERİNİN AKSİNE, ne maymunlarla ne de insan ile bir bağlantısı yoktur” diye belirtmektedir.83

Chris Beard’ın New Scientist dergisindeki “Why Ida Fossil is Not The Missing Link?” (Ida Fosili Neden Kayıp Halka Değil?) başlıklı makalesinde, Ida’nın insana benzer herhangi bir özellik göstermediği, dolayısıyla kayıp halka olarak nitelendirilemeyeceği açıkça belirtilmektedir. Üzerinde ne kadar araştırma yapılırsa yapılsın, evrimci Beard’a göre fosil Ida bu anlamda hiçbir şekilde dünyanın sekizinci harikası değildir. Beard, bunun yerine, söz konusu fosilin bize biyoloji hakkında bilgiler verecek tam ve mükemmel bir fosil olduğunu açıkça belirtmektedir.84

Duke Üniversitesi’nden paleontolog Richard Kay, “Ida’nın kayıp halka olduğuna dair iddiaları destekleyecek elde hiçbir bilimsel analiz olmadığını” açıkça itiraf etmektedir.85 Yine Duke Üniversitesi paleoantropologlarından Elwyn Simons, Ida’nın bize, daha önce bilmediğimiz yeni bir bilgi sağlamadığını belirtmiştir.86

Evrimcilerin bile “medya sirki” diyerek utanç duydukları Ida’nın ara form olduğuna dair spekülasyonlar, evrim tarihinde bir sahtekarlık olarak yerini almıştır.

 

Dipnotlar

83 “The Missing Link?”, ABC News television, 20 Mayıs 2009

84 Chris Beard, “Why Ida fossil is not the missing link”, New Scientist, 21 Mayıs 2009, http://www. newscientist.com/ article/dn17173-why-ida-fossil-is-not-the-missing-link.html

85 A. Gibbons, “Revolutionary” Fossil Fails to Dazzle Paleontologists, ScienceNOW Daily News, 19 Mayıs 2009, sciencenow.sciencemag.org

86 L. Dayton, “Scientists divided on Ida as the missing link”, The Australian, 21 Mayıs 2009, theaustralian.news.com.au

Asaf Kureysi