Özenle Korunan Kale “İnsan Vücudu”
Her ne kadar temiz ortamlarda bulunsak da yaşadığımız yerleri birçok mikroorganizmayla paylaşırız. Şu anda oturduğunuz odayı bir mikroskopla inceleme imkanınız olsaydı, beraber yaşadığınız milyonlarca canlıyı rahatlıkla görebilirdiniz.
Bu durumda insan bir anlamda “kuşatılmış bir kale” konumundadır. Kuşkusuz etrafı sayısız düşmanla sarılmış bir kalenin korunması da eksiksiz ve planlı olmalıdır. İnsan, ihtiyacı olan bu mükemmel korumayla beraber yaratılmıştır, yani söz konusu düşmanlara karşı savunmasız değildir. Yüce Rabbimiz’in insan vücudunda yarattığı “mikro” korumalar, insanları her türlü zararlı organizmalardan korur ve birçok cephede savaşırlar.
Vücudu ele geçirmek isteyen düşman hücreleri, öncelikle kendilerini bekleyen ön cepheleri geçmek zorundadırlar. Bu cephelerde kimi zaman zorlu anlar yaşansa da düşmana kolay kolay geçit verilmez.
Mikro Düşmanları Bekleyen Engeller
- Düşmanın aşması gereken ilk cephe derimizdir. Bir kılıf şeklinde tüm bedeni saran deri pek çok özelliğe sahiptir. Bu mucizevi ambalajın hayati özelliklerinden biri de, vücudu, hastalık yapan mikro düşmanlardan korumasıdır. Eğer vücut düşmanlarla kuşatılmış bir kale olarak kabul edilirse, derinin de, dış bölümünü oluşturan ölü hücre katmanları ve üzerindeki canlılar ile bu kalenin sağlam surlarını oluşturduğu söylenebilir.
- Mikroorganizmaların bize ulaşmak için kullandıkları yollardan biri de solunum yollarıdır. Her an soluduğumuz havada bulunan yüzlerce çeşit ve özellikteki mikroplar bu yolla bedenimize girmeye çalışırlar. Ancak burnun içinde onları bir bekçi gibi bekleyen engelden habersizdirler. Burun mukozasındaki özel bir salgı, doğrudan veya tozlar, damlacıklar ve diğer maddeler ile birlikte solunum sistemine giren mikroorganizmaların yaklaşık % 80-90’ını tutarak dışarı atar.
- Mikropların vücuda bir diğer giriş yolları da yiyeceklerimizdir. Ancak onların kullandığı bu yoldan da haberdar olan vücudumuzun korumaları, yiyeceklerin ulaştığı bölgede, yani midede, onları beklemektedir. Mide asidi sayesinde, tüm engelleri aşarak mideye kadar gelmeyi başarmış mikropların tamamı olmasa da büyük bir çoğunluğu yok olur. Hala yaşayan mikroplarsa ince bağırsakta üretilen sindirim enzimleri tarafından yok edilir.
Savunma Sisteminin Gösterdiği Gerçek
Tüm bu gerçekler karşısında sorulması gereken önemli bazı sorular vardır.
Dışarıdaki mikropların yiyecekler yoluyla bedenimize girmek isteyeceklerini, yiyeceklerin güzergahını, mikropların ne çeşit bir sistemle yok olabileceklerini, bu engelden kurtuldukları takdirde nereye gideceklerini, daha güçlü ne gibi bir madde ile karşılarına çıkılması gerektiğini kim belirlemiştir? Ya da daha önce hiç vücut dışına çıkmamış, dolayısıyla dışarıdaki mikropların hiçbirinin kimyasal yapısını inceleme olanağı olmayan, ayrıca kimya eğitimi görmemiş vücut hücreleri mikropları yok edecek maddeleri nereden bilmektedir? Kuşkusuz uyumadan çalışan ve kuşatılmış bir kale gibi mikroplarla sarılmış olan insan vücudunu koruyan böyle bir savunma sistemini, alemlerin Rabbi olan Yüce Allah var etmiştir. Bir ayette Allah’ın mükemmel yaratma ilmi şöyle bildirilmiştir:
“O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)
Unutulmamalıdır ki insanın 24 saat boyunca mikroplara açık bir bedeninin olması gerçekte büyük bir acizliktir. Şu an bile, çevrenizdeki mikroplardan etkilenmeden bu yazıyı rahatça okuyabilmenizi Yüce Rabbimiz’in ilhamı ile hareket eden savunma sisteminize borçlusunuz. Bu nedenle küçücük yapılarıyla, kendilerinden milyonlarca kat büyük olan insan bedenini hastalığa, bazen de ölüme dahi sürükleyebilen virüslerin, mikropların insanlara acizliklerini hatırlatmak için Allah’ın yarattığı özel varlıklar olduğunu unutmamak gerekir.